Hukuk Genel Kurulu 2018/243 E. , 2018/769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 17. İş Mahkemesince davanın dahili davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davaya konu alacaklarının davalı şirket tasfiye komisyonuna kaydettirmesine dair verilen 09.07.2010 gün ve 2005/2246 E.- 2010/543 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.02.2013 gün ve 2010/45381 E.- 2013/5057 K. sayılı kararı ile;
"...A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerine 31.12.1993 tarihinde girdiğini, işverene bağlı yayın organlarında DJ, sunucu ve Star TV Radyolar Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını, ücretinin 1.435.00.- TL brüt olduğunu, 13.5.2002 tarihinde haklı bir neden olmaksızın iş akdine son verildiğini belirterek; kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 13.05.2002 tarihinde işyerine istifa dilekçesi verdiğini, 22.5.2002 tarihli ibraname ile de 1.12.1993-13.5.2002 tarihleri arasını kapsayan süreye ait tüm ücretlerini aldığını ve yıllık izinlerini kullandığını beyan ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, Dahili davalı TMSF"ye karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davaya konu alacaklarının Prime Prodüksiyon Hizmetleri A.Ş. tasfiye komisyonuna kaydettirmesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dosyadaki bilgi ve belgelerden 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134"üncü maddesinin (9) fıkrası ile 02.09.2006 tarih ve 26277 Sayılı Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik" hükümleri uyarınca ve Fon Kurulunun 22.02.2007 tarih 76 Sayılı kararıyla davalı ...Ş.’nin tasfiyesine ve sicilden terkin olunmasına karar verildiği, bu karar gereği fon adına hareket eden tasfiye komisyonunun, 28.02.2007 tarih ve 2007-22/2 sayılı yazı ile İstanbul Ticaret Müdürlüğüne ilansız terkin işleminin yapılması bildirilerek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01.03.2007 tarih ve 30387/16833 sayılı yazısı ile sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket Prime Produksiyon A.Ş.’nin ticaret sicilinden terkinini talep eden TMSF olup, bu işlem sonucunda davalı şirketin kaydı, Ticaret Sicil Memurluğunca yetkili makam olan TMSF nin yazısı üzerine terkin edilmiştir.
Davalı şirket Prime Produksiyon A.Ş. TMSF tarafından ticaret sicilinden yasa gereği terkini sonucunda davalı sıfatı ortadan kalkmıştır.
Davacının muhatabı artık davalı şirkete el koyup, idare eden, alacaklarını Yasanın belirlediği şekillerde tahsil eden, tüzel kişiliğini yasa gereği ihya edilemez şekilde sona erdiren TMSF olup, TMSF nin bünyesinde bir birim olan ve tüzel kişiliği bulunmayan Tasfiye Komisyonunun muhatap gösterilmesi, Mahkemece davalı olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Açıklanan bu gerekçe karşısında Mahkemece davaya TMSF aleyhine devam edilip, esas hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ve çalışma ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili davanın reddini talep etmiştir.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (Fon/TMSF) 09.03.2007 tarihli yazısı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134/9"uncu fıkrası ve bu fıkraya istinaden çıkarılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun Kontrolündeki Şirketlerin Tasfiyesine Dair Yönetmelik hükümlerine göre Fon Kurulunun 20.02.2007 tarih ve 2007/22-2 sayılı yazısı ile davalı şirketin ilansız ticaret sicilinden terkin edildiğinin bildirilmesi üzerine dava kendisine yönlendirilen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun mahkemeye gönderdiği 11.08.2008 tarihli yazı ile 5411 sayılı Kanunun 134"üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası ve bu fıkraya göre çıkarılan Yönetmeliğin 8"inci maddesi hükmü gereği ilansız sicilden terkinine karar verilen davalı şirketin alacaklılarının muhatabının tasfiye komisyonu olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekilinin dilekçesi üzerine davaya dâhil edilen tasfiye komisyonu memurları davalı olarak gösterilmelerinin mümkün olmadığını bildirmişlerdir.
Mahkemece davanın Tasarruf Mevduatı Fonu yönünden taraf sıfatı yokluğu nedeni ile reddine; diğer davalı yönünden ise alacakların şirket tasfiye komisyonuna kaydettirilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenle bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı işçi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 134"üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki hüküm karşısında davanın devamı sırasında ... kararı ile ticaret sicilinden ilansız terkinine karar verilen ve kanun gereği ihyası mümkün olmayan davalı şirket yerine davanın yöneltildiği Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun dava konusu edilen işçilik alacaklarından sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce mahkemece direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429"uncu maddesi).
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece ilk kararda aynen;
"Davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile TMSF"yi davaya dâhil ettiğine dair dahili dava dilekçesi vermiş, dilekçenin TMSF" ye tebliği sonrası 11.3.2009 günlü dilekçe ile TMSF tasfiye komisyonu bu davadan davalı olamayacağını yapılacak işlemlerin şirketlerin tasfiyesine dair yönetmelik hükümlerine göre belirlendiğini beyan etmiştir. Bu durumda mahkememizce TMSF yönünden pasif husumet yokluğu, diğer davalı yönünden ise alacakların şirket tasfiye komisyonuna kaydettirilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur " gerekçesi ile;
"...Dahili davalı TMSF"ye karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının davaya konu alacaklarının ... tasfiye komisyonuna kaydettirmesine,
Peşin alınan 320.30.-TL harçtan 17.15.-TL İlam harcının mahsubu ile bakiye 303.15.-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
1.000.00.-TL Ret Nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerine bırakılmasına,..." karar verilmiştir.
Hükmün Özel Dairece bozulmasından sonraki aşamada mahkeme 01.10.2013 tarihli duruşmada bozma kararı öncesi yargılamada alınan bilirkişi raporunda davacının ücret alacağı talebi ile ilgili belirleme yapılmadığı, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti hesaplandığı tespitini yaptıktan ve davacı vekilinin dava konusu edilen ücret alacağı ile ilgili beyanını " biz ücret alacağı talebimizden feragat ediyoruz" şeklinde aldıktan sonra gerekçesinde 5411 sayılı Kanunun 134"üncü maddesinde Fonun kanuni halef ve müdahil sıfatıyla devam ettireceği davaların açıkça düzenlendiği, tasfiye olunan şirketlerin hâkim ortakları ve yöneticileri ile üçüncü şahıslar aleyhine açılan şahsi sorumluluk, iflas ve alacak davalarında kanuni halef; ceza davalarında kanuni müdahil olacak Fonun diğer davalarda kanuni halefiyetinin bulunduğundan söz etmenin mümkün olmadığı, davalı şirketin ticaret sicilinden silinmekle birlikte tasfiyesine Fon kurulu tarafından devam edildiği, bu anlamda yönetim ve denetimi Fona devredildiğinden davanın Fona yönlendirilmesinde yasal zorunluluk olmakla birlikte tasfiyeye dair yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde alacağın tasfiye komisyonuna başvurularak kaydettirilmesi ve oluşturulan sıra cetveli çerçevesinde devirden önce oluşan borçların dağıtılması gerekmekle bozma kararına iştirak edilmediği, istifa ve ibranameye karşı imza inkarında bulunulmasına rağmen bunların asılları sunulmadığından imza incelemesi yapılamadığı, tanık beyanları dikkate alındığında davacının işten çıkarıldığı, ibranamenin miktar içermediğinden hukuken değer taşımadığı, öte yandan işyerinde kıdemi olan davacının tüm tazminat haklarından feragat ederek ve geçerli sebep olmaksızın istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yıllık izinlerini kullandığı, davacının ücret alacağı talebinden vazgeçtiğinden bu talebin reddi gerektiği gerekçesi ile; aynen;
"1-Dahili davalı TMSF hakkındaki davanın husumetten reddine,
2-5411 sayılı bankacılık kanununun 134/9 maddesi gereğince tasfiyesine ve sicilden terkinine karar verilen davalı yönünden TMSF"nin yasal hükmü gereği yasal halefiyet sıfatı bulunmadığından, şirketlerin tasfiyesine dair hükümler çerçevesinde davacının 8.445,95 TL kıdem tazminatı alacağının akdin fesih tarihi olan 13.05.2002 den işleyecek en yüksek banka mevduat faizi, 2.400,88.-TL ihbar tazminatı alacağının 50.00.-TL"sinin dava, bakiye 2.350,88.-TL "nin ısla(h) tarihinden itibarin işleyecek yasal faizi ile tasfiye komisyonuna başvurarak alacağını kaydettirmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
740,95.-TL İlam harcından peşin alınan 320,30.-TL"nin düşülerek bakiye 420,65.TL"nin davalı ...Ş"den alınarak hazineye gelir kaydına,
1301,62.-TL nispi vekalet ücretinin davalı ...Ş"den alınarak davacı tarafa verilmesine,
Husumetten red sebebiyle 1.320,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak dahili davalı TMSF tarafına verilmesine,
Davacı tarafından sarf edilen 770,00.-TL yargılama giderinin davalı ...Ş"den alınarak davacı tarafa verilmesine,.." karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere direnme adı altında verilen hükmün hem gerekçe hem de hüküm kısmı birbirinden farklıdır.
O hâlde direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.04.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.