Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/503
Karar No: 2018/199

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/503 Esas 2018/199 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/503 E.  ,  2018/199 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 23.06.2011
    Sayısı : 582-495

    Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ..."un TCK"nun 165/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 3.000 TL ve doğrudan verilen 1500 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına ve taksitlendirilmeye ilişkin Konya 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.06.2011 gün ve 582-495 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 05.03.2014 gün ve 17132-6050 sayı ile;
    "Sanığın, şikâyetçi ...’e ait çalıntı motosikleti satın alıp daha sonra ... isimli kişiye sattığı, soruşturma sırasında suça konu motosikletin adı geçen Yusuf’tan elde edilerek şikâyetçiye iade edildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın satmak suretiyle elinden çıkardığı bu nedenle üzerinde hiçbir hak ve tasarruf yetkisi olmayan motosikletin, kolluk görevlilerince elde edilerek mağdura iade edilmesinde sanığın bir katkısı olmadığı gibi sanık tazmin veya iade için hiçbir bedel de ödemediğinden, CMK"nun 231/6-c maddesi kapsamında bir zarar giderme söz konusu değildir.
    Aslında, asıl olan zararın bizzat sanık tarafından veya sanık adına giderilmesidir. Aksine her ne şekilde olursa olsun mağdurun zararının bir şekilde karşılanmış olmasının anılan Yasa maddesi kapsamında yeterli kabul edilmesi hâlinde, hukuka ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğacaktır. Somut olayımızda olduğu gibi, sanık yükletilen suçu haksız çıkar elde etmek amacıyla işlediği ve amacına da ulaştığı hâlde, bu haksız kazancına hiç dokunulmadan, sanki mağdurun zararını kendisi karşılamış gibi lehine bir hükümden yararlanmaya hak kazanmış olacaktır. Ayrıca suça konu malın, sanıktan iyiniyetle satın alan üçüncü kişinin elinden alınarak mağdura iade edilmesi hâlinde, bu üçüncü kişinin malıyla zarar karşılanmış olmaktadır ki bu durumda yeni bir mağdur doğmaktadır. Başka bir ifadeyle (çoğu zaman devlet eliyle) fiilen zararın ikamesi söz konusu olmaktadır. Yani suçun mağdurunun zararı fiilen üçüncü bir kişiye aktarılmakta ancak sanığın suçtan elde ettiği haksız kazanca hiç dokunulmadığı hâlde, lehine olan Yasa maddesinden yararlanmaya hak kazanmaktadır. Hukuken bu sonuçları kabul etmek olanaklı değildir. Aksine CMK"nun 231/6-c maddesindeki "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" biçimindeki ifadeyi irdeleyecek olursak, sadece suça konu malın değerinin karşılanmasının dahi yetmeyeceği, suçun işlenmesiyle oluşan bütün zararların karşılanması suretiyle suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle zararın tamamen giderilmesi gerekmektedir ki çoğu zaman suça konu malın değerinden ayrı olarak (örneğin motosikletin kullanmadan doğan yağ, yakıt ve amortisman giderleri gibi) masraflarının da karşılanması gerekir. Bu nedenle mahkemenin gösterdiği gerekçe yasal ve yeterli olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır." açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.04.2014 gün ve 344074 sayı ile;
    "...Sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun mağduru motosikleti çalınan ..."tir. Yine mağdurun zararının, motosikletin kendisi veya buna denk gelen maddi değeri olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu çerçevede düşünüldüğünde, mağdur kavramını genişletmek suretiyle, bu suç açısından suç eşyasını satın almak suretiyle iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olan ..."i mağdur kapsamına sokmak mümkün olmadığı gibi, mağdurun zararının hâkimin basit bir incelemeyle tespit edeceği motosiklet veya bedeline, amortisman veya diğer giderlerin de ilavesinin mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır.
    Son olarak da motosikletin bizzat sanık tarafından iadesi şart olmayıp mağdurun zararının üçüncü kişiler tarafından giderilmesi de mümkün bulunduğundan, ..."de ele geçirilen motosikletin iadesine de sanığın bir itirazının bulunmaması zımni kabul sayılarak üçüncü kişi iadesi olarak kabul etmek gerekecektir.
    Sanık ...’ın ise hırsızlık suçunu işlediği dosya kapsamı ile sabit değil ise de toplanan tüm bu delillere göre hırsızlık malı olduğunu bildiği şikâyetçi ..."e ait .... marka motorsikleti bilerek satın aldığı ve bunu ...’e 100 TL"ye sattığı, aracın üçüncü kişi konumundaki ..."de yakalanarak şikâyetçiye iade edildiği sabit olup mağdurun zararı aynen iade sureti ile giderildiğinden, yerel mahkemenin suçtan doğan ...’in zararının giderilmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin kararının hatalı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 01.07.2014 gün ve 20673-18703 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanık ... hakkında hırsızlık; inceleme dışı sanık ... hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarından verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin yerel mahkemece gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Şikâyetçi ..."in, 08.04.2010 tarihinde kilitli bir şekilde yol kenarına park ettiği motosikletinin çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
    26.07.2010 tarihli tespit tutanağında; şikâyetçiden çalınan motosikletin ... tarafından kullanıldığının tespit edilerek muhafaza altına alındığı, değeri 1.450 TL olarak belirlenen suça konu motosiklette herhangi bir zarar ve ziyanın bulunmadığı, muhafaza altına alınan motosikletin şikâyetçi Mehmet Emin"e teslim edildiği bilgilerine yer verildiği,
    Adli sicil ve arşiv kaydına göre sanığın suç tarihi itibarıyla sabıkasının bulunmadığı,
    Yerel mahkemece "..."in zararı sanık tarafından giderilmediği" gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Şikâyetçi ...; direksiyon kilidi ile kilitleyerek cadde üzerine park ettiği motosikletinin çalındığını,
    İnceleme dışı sanık ...; suça konu motosikleti iki ay kadar önce sanık ..."tan 480 TL"ye satın aldığını, sanığın önceden de devletten ihale usulü ile aldığını söylediği çok sayıda motosikleti satmak amacıyla köylerine getirdiğini, 23.07.2010 tarihinde köylerine gelen polislerin sanığın sattığı tüm motosikletleri topladığını, el konulan motosikleti nedeniyle uğradığı zararının sanık tarafından giderilmediğini,
    İnceleme dışı sanık ... savcılıkta; Konya Tellal Pazarında ikinci el bisiklet satarak geçimini sağladığını, şikâyetçiyi, sanık ..."ı ve inceleme dışı sanık ..."u tanımadığını, mahkemede benzer anlatımlarına ek olarak; sanığın Meram ilçesi, Sefaköy kasabasındaki tüm motosikletlerin kendisi tarafından satıldığını söyleyerek suç attığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... savcılıkta; ek gelir elde etmek amacıyla pazar günleri tellal pazarında motosiklet alım satımı yaptığını, suça konu motosikleti inceleme dışı sanık ..."dan 450 TL karşılığında satın aldıktan sonra inceleme dışı sanık ..."e 480 TL"ye sattığını, mahkemede benzer anlatımlarına ek olarak; inceleme dışı sanık ..."in başkasından satın aldığı motosikleti kredi borcu olduğu için ucuza sattığını söylediğini, İbrahim"den değişik zamanlarda altı tane daha motosiklet aldığını, bu motosikletlerden bir tanesinin faturasının bulunduğunu, diğer motosikletlerin belgelerini getireceğini söylediğini ancak getirmediğini savunmuştur.
    TCK"nun "suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi" başlığını taşıyan 165. maddesi; "Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.
    Kanun koyucunun bu suçu ihdas etmesinin sebebi, suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçmektir. Bir suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer, yani mal varlığı değerleri, suçun konusunu oluşturabilir. Seçimlik hareketli bir suç olan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, daha önce işlenmiş olan suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması hâlinde oluşacaktır. Bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir.
    Konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için mağdur kavramının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, “haksızlığa uğramış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu, hukuki yararı ihlal edilen kişi ya da kişilerdir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur, ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri olanaklı ise de bunlar mağdur olamayacaklardır. Suçtan zarar gören ile mağdur kavramları da aynı şeyi ifade etmemektedir. Mağdur suçun işlenmesiyle her zaman zarar görmekte ise de, suçtan zarar gören kişi her zaman suçun mağduru olmayabilir. Bazı suçlarda mağdur belirli bir kişi olmayıp; toplumu oluşturan herkes (geniş anlamda mağdur) olabilecektir. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. bası, Ankara, 2015, s. 214-217; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. bası, Ankara, 2015, s.106-107),
    Kural olarak suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun mağduru, öncül suçun işlenmesiyle elde edilen eşyanın sahibidir. Bununla birlikte 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı üçüncü bir kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden failin artık eşya üzerinde tasarruf yetkisi kalmadığından, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan bu eşyayı sattığı yeri göstermesi ya da suç eşyasının güvenlik güçlerince el konulması sonucu eşyanın satın alan kişiden alınarak mağdura iade edilmesi hâllerinde failin haksız biçimde sağladığı kazancının devam ettiği hususu göz ardı edilmemelidir.
    Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından, 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesi ile uygulanma şartlarının üzerinde de durulması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun birçok kararında açıkça belirtildiği üzere sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun"un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun"un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez" cümlesi, 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilecektir.
    5271 sayılı CMK’nun 231/6-b maddesindeki “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul etmeyip, hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından birisi de, suçun işlenmesiyle mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir. Burada kastedilen maddi zarar olup manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir.
    Maddi zararın bizzat sanık tarafından giderilmesi gerekmeyip sanık adına ancak onun bilgisi ve rızası dahilinde üçüncü kişiler tarafından tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle karşılanması da mümkündür. Suçun işlenmesiyle herhangi bir zararın doğmadığı ya da zarar doğurmaya elverişli olmayan suçlar yönünden ise bu şart aranmayacaktır.
    Zarar belirlenirken hâkim, ceza muhakemesinde şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini göz önünde bulundurarak, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla tespit etmeye çalışmamalıdır. Zira CMK"nun 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde bir şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararın kalan kısmına hükmedilmesini istemesine engel değildir.
    Zararın herhangi bir araştırma yapılmaksızın herkes tarafından kolaylıkla belirlenebileceği durumlarda sanığın, zarar görenin talebi veya mahkemenin ihtarı olmaksızın kendiliğinden zararı gidermesi gerekmektedir. Bunun yanında, bazı olaylarda, zararın tespiti teknik bilgi gerektirdiğinden, ancak konusunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla belirlenebilmektedir. Bu gibi durumlarda zararın miktarı hâkim tarafından belirlenemiyorsa, bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve zararın karşılanması konusunda iradesini gösteren sanıktan belirlenen bu miktar zararı giderip gidermeyeceği açıkça sorulduktan sonra, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Şikâyetçi ..."in, cadde üzerine kilitleyerek park ettiği motosikletinin çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, inceleme dışı sanık ... tarafından kullanıldığı tespit edilerek muhafaza altına alınan suça konu motosikletin, şikâyetçi Mehmet Emin"e teslim edildiği olayda; her ne kadar suça konu motosiklet, kolluk görevlileri tarafından bulunarak şikâyetçiye aynen iade edilmiş ise de, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hakkında beraat kararı verilen inceleme dışı sanık ..."in, suça konu motosikleti, hırsızlık suçunun işlenmesine iştirak etmeksizin ve bu özelliğini bilmeden bedelini ödeyerek sanıktan satın aldığının anlaşılması karşısında; iyiniyetli satın alan konumunda olan inceleme dışı sanık ..."in zararını gidermeyen ve suç nedeniyle elde ettiği haksız kazancı devam eden sanığın işlediği suçtan pişmanlığının söz konusu olamayacağı, bu bağlamda yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin “..."in zararının sanık tarafından giderilmediği” şeklinde gösterilen gerekçenin usul ve kanuna uygun olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...;
    "Sayın çoğunluğun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine dair kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmak mümkün olmamıştır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/344074 sayılı tebliğnamesiyle "CMK"nın 231/6 maddesinin (c) bendinde mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın giderilmesinden söz edildiği, üçüncü kişilerin zararının giderilmesi şartının bulunmadığı gözetilmeden yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi"nin yerinde olmadığı düşüncesiyle ilk derece mahkemesinin kararının bozulması talep edilmiştir.
    Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 05.03.2014 gün ve 17132-6050 sayılı eleştirerek onama yönündeki kararına karşı da, 25.04.2014 gün ve 2011/344074 sayılı itirazı ile zararın kapsamını tayinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas-2009/13 sayılı kararına atıfla özetle;
    "Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından birisi de, suçun işlenmesiyle mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir.
    Maddi zararın bizzat sanık tarafından giderilmesi gerekmeyip sanık adına ancak onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından tazmin, aynen iade veya eski hâle getirme suretiyle karşılanması da mümkündür.
    Zarar belirlenirken hâkim, ceza muhakemesinde şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini göz önünde bulundurarak, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hâkimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla tespit etmeye çalışmamalıdır. Zira CMK"nın 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde bir şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararın kalan kısmına hükmedilmesini istemesine engel değildir." denilerek sanık hakkında verilen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi fiilinin mağdurunun motosikleti çalınan ... olup suça konu zararı da motosikletin kendisi veya buna denk gelen maddi karşılığı olarak tanımlamış, mağdur kavramının genişletilerek üçüncü kişi konumundaki iyiniyetle suç eşyasını satın alan ..."in mağdur kapsamına dâhil edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
    Atılı suçlara konu motosikletin sağlam ve tam olarak iade edilmiş olması nedeni ile mağdur ..."in zararının tam olarak giderildiği hususunda herhangi bir tartışma mevcut değildir. Anlaşmazlık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması için her ikisi de aynı suçtan yargılanan sanıklardan Bayram"ın, diğer sanık ..."un, motosikletin satım bedelinden doğan zararını karşılamasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    Davaya konu olayda, mağdur ..."e ait motosikletin hırsızlık suçunun sanığı ... tarafından ..."a 450,00 TL, ... tarafından da ..."e 480,00 TL bedel karşılığı satıldığının iddia edilmiş olması nedeniyle hem ... hem de yargılama sonunda beraat etmesi nedeniyle üçüncü kişi konumuna düşen ve mağdur ..."e ait motosiklet elinde yakalanan ... TCK"nın 165/1. maddesi kapsamında "suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi" suçundan yargılanmışlar ve atılı suçun sanığı olmuşlardır.
    Birlikte yapılan yargılamada suçun mağduru motosikleti çalınan ..., zarara esas suçun konusu da çalınan motosiklettir. Sanıktan, gidermesi beklenecek zarar motosikletin kendisi veya bedelidir. Olayda motosiklet elde edilip tam ve sağlam olarak iade edilmiş olduğuna göre CMK"nın 231/6-c maddesinin "mağdurun ...uğradığı zararın aynen iadesi" şartı gerçekleşmiştir.
    Yargılama devam ederken her ikisi de TCK"nın 165. maddesi kapsamında sanık olan kişilerin mağduriyetinden bahsedilemez. Bu aşamada hukuki anlamda yargılama süjesi olarak mağdur değildirler.
    Yargılama konusu dosyanın tek mağduru varken, mahkemece başka mağdurların ve başka zararların bulunduğu yönünde sanığa açıkça bir bildirimde bulunulduğuna, sanığın da bu bildirime uymadığına dair dosyada bir veri de yoktur.
    Ayrıca, itiraz dilekçesinde de vurgulandığı üzere, yargılama sonucunda aynı hükümle suçu sabit görülmediğinden hakkında beraat kararı verilen ..."in, motosikleti alırken verdiği bedeli, ileride hukuk mahkemesinde bir şahsi hak davasına konu ederek sanıktan giderilmesini istemesine engel bir durum da bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle sanık ... hakkında hükmün açıklamasının geri bırakılması şartlarının oluştuğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki düşüncesine iştirak edilmemiştir." açıklamasıyla,
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi