23. Hukuk Dairesi 2012/1334 E. , 2012/2621 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen ek kararın süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının, aidat borçlarını ödemediğini, bu nedenle başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili, müvekkilinin, daireyi davacı kooperatife üye olan müteveffa..."un kanuni varislerinden 10.04.2006 tarihinde satın aldığını, satın alma öncesinde üyelerin kooperatife borcu olmadığını gösterir belge almış olduğunu, müvekkilinin, daire satın aldığını ve fakat üye olmadığını, bu nedenle borcunun da bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, ortaklığa kabul kararı, 25.3.2007 günlü genel kurula katıldığına dair imzasını içeren tutanak ve bankadan yaptığı aidat ödemelerine ilişkin ekstreler karşısında kooperatif üyesi olduğu, genel kurul kararlarının ortak olarak kendisini bağlayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekilinin temyiz etmesi üzerine, mahkemece, temyiz istemi süreden red edilmiş, temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın kabulüne ilişkin 12.03.2010 tarihli esas karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece, 10.05.2010 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyizinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Tebligat Kanunu"nun 10"uncu maddesi ile kanunun uygulanmasına dair yönetmeliğin 16 ıncı maddesine göre; tebligat, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresine yapılır. Bilinen en son adresin tesbitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri yada mevcut belgeler esas alınır.
Mahkemece, 12.03.2010 tarihli karar, davalı vekilinin cevap dilekçesinde bulunan antette yazılı adresine tebliğ edilmemiş olup, vekaletnamede yazılı eski adresine tebliğ edilmiştir. 10.05.2010 tarihli ek karar ise cevap dilekçesinde bildirilen adrese usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Buna göre, Tebligat Yasasının uygulanmasına dair yönetmeliğin 16/2 maddesi dikkate alınarak, davalı vekilinin bildirdiği adrese esas karar tebliği yapılması gerekirken, eski adrese yapılan tebliğ sonucu davalı vekilinin temyizinin süresinde olmadığı gerekçesine dayalı olarak verilen 10.05.2010 tarihli ek karar doğru görülmediğinden kaldırılarak dosyanın esası incelenmiştir.
Dava, aidat borcundan kaynaklanan takibe itirazın iptali istemidir.
Dava tarihinde yürülükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işler denilmiştir. Buna göre, bir davanın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99 ncu maddesinde, bu Yasa’dan doğan uyuşmazlıklara ilişkin hukuk davalarının ticari dava olduğu kabul edilmiş, TTK"nun 5/1 nci maddesinde "Aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir.” hükmüne yer verilmek suretiyle sulh hukuk mahkemesi de ticari davalara miktar itibariyle bakmakla görevli kılınmıştır.
Somut olayda ise, davacı ile davalı arasında üyelik hususunda muaraza bulunduğuna göre, ortaklık statüsünün tespiti bakımından Sulh Hukuk Mahkemesi görevli değildir. Davacının diğer talebi ile arasındaki bağlantı nedeni ile mahkemece görev hususunun resen de dikkate alınarak, görevsizlik kararı verilmek gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyizin reddine ilişkin 10.05.2010 tarihli ek kararın kaldırılmasına, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.