Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan T. İnş.San.A.Ş. ve A.Yapı Ltd.Şti. vekilllerince temyiz edilmesi ve davalılardan A. Yapı Ltd.Şti. vekilincede duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, temyizin kapsamına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı ile temyiz eden davalılar T.İnşaat A.Ş ile A. Yapı ve Tic. Ltd. Şti’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 08.09.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu 26 yaşında %12,30 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00-YTL maddi ve 20.000,00-YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile B.Çimento Sanayi A.Ş’ne yönelik dava, anılan davalıların işveren veya alt işveren olmadıkları gibi kusurlarının da bulunmadığından reddine, 2.000,00-YTL maddi ve 10.000,00-YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, davalılar T. İnşaat A.Ş, A.Yapı ve Tic. Ltd. Şti, İ. A. H. Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş’den müştereken Müteselsilen davacı anne E.İ.’nin maddi tazminat isteminin kabulüne, ölenin annesi ve kardeşleri olan davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulü ile müteselsil sorumluluk esaslarına göre davalılardan tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ile davalılardan T. İnşaat A.Ş ile A.Yapı ve Tic. Ltd. Şti tarafından temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, davalı B. Ç. Sanayi A.Ş’nin Ankara Yuva Köy’deki hazır beton santralinde üretilen hazır betonun B.Ç. Sanayi A.Ş’ne ait araçlarla müşteri inşaatlarına taşınarak pompalı ya da pompasız dökümünü üstlenen diğer davalı İ. A. Hazır Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş’de hazır beton operatör yardımcısı olarak çalıştığı, olay günü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından T. A. Ortak Girişimine anahtar teslimi ihale edilen köprülü kavşak inşaatı işyerine, her türlü betonarme betonu grabe betonun temini trans mikserle taşınması, beton pompası ile basılması işini B. Ç. San. A.Ş’nin de imzaladığı 07.08.2003 tarihli sözleşme ile üstlenen B. inşat A.Ş’nin B. Ç. Sanayi A.Ş’den hazır beton talebi üzerine, davalı İ. A. Hazır Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş tarafından getirilen hazır betonun dökülmesi sırasında, pompa öperatörünün talimatı ile yeni aracın pompaya yanaşmasını sağlamak için bulundğu üst geçitten zemine inerken kanalın iki yanına çatılan kalıpla kazı arasındaki üstü açık boşluğa düşmesi işkazası sonucu %12,30 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
25.07.2005 günlü asıl ve 09.11.2007 günlü ek bilirkişi raporunda; olayda T. A. Ortak Girişiminin %70, İ.A.Hazır Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş’nin %30 veişçinin ise % 10 oranında kusurlu olduğu, işi ihale ile veren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile B.Ç. Sanayi A.Ş’nin kusursuz oldukları belirtilmiştir. .
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları ve özellikle davalı B.Ç. Sanayi A.Ş’nin kurssuz bulunmasının dayanaklarının açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Kaldı ki davalı B. Ç. Sanayi A.Ş’nin diğer davalı İ. A.Hazır Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş’nin üst işvereni olduğunun dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmasına göre, kusuru bulunmasa bile kanundan doğan sorumluluğunun bulunduğu ortadadır.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Yerel mahkemenin manevi tazminatın takdirinde de yanılgıya düştüğü ve manevi tazminatın az takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle davacı 20.000,00YTL manevi tazminat istemiş mahkeme ise 10.000,00YTL manevi tazminata karar verilmiştir.
Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, hükmedilen 10.000,00YTL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.
4-HUMK’ nun 74.maddesine göre “hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.”
Davacı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, asıl davada davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, B. Ç. Sanayi A.Ş ve İç Anadolu Hazır Beton İnş. Nak. San. Tic. A.Ş’den, birleşen davada ise Tepe İnşaat A.Ş ile A.Yapı ve Tic. Ltd. Şti’den 1.000,00-YTL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte müştereken müteselsilen tahsilini istemiştir.
Yerel mahkemenin ise 2.000,00-YTL maddi tazminatın tahsiline karar verdiği görülmektedir
Hal böyle olunca da davacının maddi tazminata ilişkin kısmi davasının 1.000,00YTL ile sınırlı olduğu göz ardı edilerek 2.000,00YTL maddi tazminata karar verilmesi taleple bağlılık ilkesine aykırı olup bozma nedenidir.
5-Ankara Ticaret Odasınca bildirilen ücretler esas alınmak suretiyle davacının maddi zararının hesaplandığı 01.12.2006 tarihli hesap raporunun incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ankara Ticaret Odası 2003 yılında ikinci altı ay için davacının emsallerinin 815,00YTL net aylık ücretle çalışacağını bildirmiştir.Öte yandan davacı 24.11.2003 tarihli dava dilekçesinde olay tarihindeki aylık net ücretini 530,00YTL olarak bildirmiştir.Hal böyle olunca davacının kabul ettiği aylık ücretin üzerindeki bir miktarı içeren Ankara Ticaret Odasının bildirdiği ücretlerin tazminatın hesabına esas alınması gerçek belli iken varsayıma gidilemeyeceği ilkesi karşısında doğru olmadığı ortadadır.
6-Hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden davacı yararına ve reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden de davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri dikkate alınarak avukatlık ücretine karar verilmesi gerekir. Mahkemenin hüküm altına aldığı manevi tazminat olan 10.000-YTL yerine, talep miktarı olan 20.000,00YTL üzerinden davacı yararına ve reddedilen manevi tazminat miktarı 10.000,00-YTL olduğu halde 20.000,00YTL üzerinden davalılar yararına avukatlık ücretine karar vermek suretiyle fazla avukatlık ücretine karar vermesi de hatalıdır.
Mahkemenin, belirtilen maddi ve hukuksal olgular dikkate almadan hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.