Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları S. O."ın 330 parsel sayılı taşınmazdaki 412/1776 payını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı kızına satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve miras bırakan adına tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temliki işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacıların miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Miras bırakanın 330 parsel sayılı taşınmazdaki 412/1776 payını 04.3.2004 tarihli akitle davalı kızına satış yoluyla temlik ettiği kayden sabittir. Davacılar, söz konusu temlikin kendilerinden mal kaçırma amaçlı ve muvazalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar, mahkemece temliki işlemin muvazaalı olduğu benimsenerek hüküm kurulmuştur. Ancak,miras bırakan S. O."ın çekişme konusu taşınmazdaki pay temlikine ilişkin olarak İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmazın elinden bedelsiz alındığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil istekli dava açtığı, anılan davanın yargılaması sırasında davalıya yemin teklif edildiği, davalının çekişmeli taşınmazdaki payı 19.000 TL bedel ödeyerek satın aldığı yönünde yemin ettiği, mahkemece yemin deliline göre satış işleminin geçerli iradeye dayandığı, bedel ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda taşınmazın temlikinin muvazaalı değil, gerçek bir satış işlemine dayalı bulunduğunun yukarıda belirtilen mahkeme kararı ile belirlendiği kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazdaki miras bırakandan intikal eden payın temliki yönünden 1. 4. 1974 tarih ve 1/2 sayılı içtihadı birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.2.2010 tarihinde oybirliğiyle tarihinde oybirliğiyle karar verildi.