MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı kooperatif ve birleşen davada davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, davalı kooperatif tarafından 12.11.1997 tarihli borç senedine dayanılarak 2005/64 sayılı icra takibinin başlatıldığını, senetteki imzanın kendisine ait olmadığından davacıya borcunun bulunmadığını, borç senedinin düzenlendiği noterin de sorumluluğu olduğunu ileri sürerek, davaya konu borç senedi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak husumetin senedin düzenlendiği notere yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dava davalısı, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini ve her hangi bir sorumluluğunun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen kriminal raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacının şikayeti üzerine savcılık tarafından yapılmış olan soruşturma kapsamında alınmış kriminal raporunda davaya konu borç senedindeki imzanın davacıya ait olmadığı, açılan ceza soruşturmasında zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, işbu davanın HUMK’nun 314. maddesi anlamında sahtelik davası olması nedeniyle noter hakkında açılmış birleşen davanın usule uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalı kooperatife ait 17.11.1997 tarihli borç senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı kooperatif vekili ve birleşen dava davalısı temyiz etmiştir.
1) Dava, tarım kredi kooperatifi borç senedinden kaynaklanan alacak için borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı kooperatif vekili yargılama aşamasında imza inkarı iddiasına konu senet üzerinde yeniden bilirkişi incelmesi yapılmasını talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yapılmadan, kesin hükme bağlanmamış, zamanaşımı nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş olan soruşturma dosyasındaki
bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması doğru olmamıştır. Mahkemece, davacıya ait imza örnekleri gerekli yerlerden celp edilerek, davaya konu borç senedindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda yeniden bilirkişi incelmesi yaptırılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
2) Davaya konu borç senedinde, birleşen dava davalısının noter olarak onayı bulunmakta ise de, bu onayın tanık beyanlarına göre mi yoksa davacının hazır bulunduğu sırada mı yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu yön üzerinde durularak noter onayının hangi şekilde yapıldığının tespit edilerek, oluşacak sonuca göre birleşen dava davalısı hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile anılan davalı hakkında da yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
3) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin ve birleşen dava davalısının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda ( 1 ve 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin ve birleşen dava davalısının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.