19. Hukuk Dairesi 2014/14003 E. , 2014/18582 K.
"İçtihat Metni"
İhtiyati haciz isteyen ...vek.Av.... ile ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyen ... vek.Av.... aralarındaki ihtiyati haczin kaldırılması talebi hakkında .....Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 05.06.2014 gün ve 2013/101 Esas sayılı kararın ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu.
- K A R A R -
Somut olayda, ihtiyati haciz kararına 13.1.2009 tarihinde yapılan itiraz, 21.1.2009 tarihinde reddedilmiştir. Bu karardan sonra görülmekte olan itirazın iptali davası sırasında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını isteyen vekili tarafından 12.5.2014 tarihinde ihtiyati haczin kaldırılması talep edilmiş, istemin kabulüyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi üzerine de söz konusu ihtiyati haczin kaldırılması kararı davacı (ihtiyati haciz isteyen) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin incelenmesine geçilmeden önce ön sorun olarak bu kararın temyiz kabiliyetinin olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunu"nun (İİK’nun) “İhtiyati haciz kararı” başlıklı 258’inci maddesi “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.-Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir." hükmünü taşımakta iken; bu hükme 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesiyle “İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir.” şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
Yukarıda açıklanan değişikliğe paralel şekilde İİK"nun 265’inci maddesi “İhtiyati haciz kararına itiraz” başlığını taşımakta iken, anılan 4949 sayılı Kanun ile başlığı “ihtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz” olarak değiştirilmiş; ayrıca madde metninde yapılan değişikliklerin yanı sıra, “İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz.” şeklindeki son fıkra eklenmiştir.
İİK’nun 258’inci maddesi ihtiyati haciz isteminde yetkili mahkemeyi ve esasları düzenlemekte, istemin reddi halinde alacaklının kanun yoluna başvurabileceğini öngörmektedir. İİK’nun 265’inci maddesi ise, ihtiyati haciz isteminin kabulü halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu karara itiraz edebilecekleri, itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yolunun açık bulunduğu, Yargıtay"ın temyiz incelemesi üzerine vereceği kararın da kesin olacağı hükmünü taşımaktadır. Dolayısıyla, 258’inci madde ihtiyati haciz isteminin reddi halinde alacaklının; 265’inci madde ise, bu istemin kabulü halinde borçlunun ve menfaatleri ihlal edilen üçüncü kişilerin başvurabilecekleri kanun yollarını düzenlemektedir. Bunun dışındaki hâller için taraflara kanun yoluna başvurma hakkı tanınmamıştır.
Yargılama sırasında ihtiyati haczin kaldırılması istemleri hakkında verilen kararlara karşı da kanun yoluna başvurulabileceğinin kabul edilmesi ve bu şekilde kanunda yer almayan bir kuralın içtihat yoluyla konulması yorum kuralları ile bağdaşmaz. Nitekim 17.07.2003 gün ve 4949 sayılı Kanunun 60’ıncı maddesiyle “İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir.” şeklindeki İİK’nun 258’inci maddesine eklenen son fıkranın gerekçesinde “Maddeyle, mahkemece ihtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklıya temyiz yoluna başvurma olanağı sağlanmıştır. Böylece Kanunun 257 nci maddesinde belirtilen ihtiyatî haciz sebeplerinin mevcudiyeti konusunda mahkemelerce kullanılan takdir yetkisine yargısal denetim olanağı getirilmek suretiyle uygulamada yeknesaklığın sağlanması ve hak arayanlar arasında eşitliği bozucu çözümlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.” denilerek, bu hükümle sadece ihtiyati haciz isteminin reddine dair karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüştür. İİK’nun 258’inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel şekilde 4949 sayılı Kanun ile İİK’nun 265’inci maddesinin son fıkrasına yapılan eklemenin gerekçesinde de “…“Maddede, borçlunun veya üçüncü kişinin yaptığı itiraz üzerine yargılama yapıp karar veren mahkemenin bu kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ve konunun ivediliği nedeniyle başvurunun Yargıtayca öncelikle ve kesin olarak sonuçlandırılacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca uygulamada ortaya çıkabilecek duraksamaları gidermek amacıyla, ihtiyatî haciz kararına itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde bu başvurunun ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı hükme bağlanmıştır.” denilerek, sadece “ihtiyati haciz kararına yapılan itiraz hakkında verilen kararın” temyiz edilebileceği öngörülmüştür.
Türk Medeni Kanun’unun 1’inci maddesine göre, “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” Yukarıdaki bentlerde sözüyle ve özüyle açıklanan ihtiyati hacze ilişkin İİK’nun 258 ve 265’inci maddelerine aykırı bir uygulama yapılmasına imkân veren bir yorum kuralı bulunmamaktadır. Kanunun açık hükmüne aykırı bir yorum, ancak bu konuda teknik bir gerekçe sunulması hâlinde mümkün olup, bunun dışındaki bir nedenle kanunun açık hükmüne aykırı şekilde karar verilemez. Kanun koyucunun ihtiyati hacze ilişkin tüm kararlara karşı kanun yolunu açmasına yasa yapma tekniği bakımından bir engel olmadığı dikkate alındığında, kanunda yer almayan bir kuralın içtihat yoluyla konulması yorum kuralları ile bağdaşmadığı gibi kanuna aykırı yorum sayılır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan ve İİK’da değişiklik yapan 4949 sayılı Kanun’un anılan hükümlerinin gerekçelerinden açıkça anlaşıldığı üzere, kanun koyucu ihtiyati hacze ilişkin kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarını açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Diğer ve tamamlayıcı bir anlatımla İİK’nun 258’inci ve 265’inci maddelerinde yer alan kanun yollarına ilişkin düzenlemelere göre ihtiyati hacze ilişkin her türlü karara karşı tüm kanun yolları da açık değildir. İİK’nun 258’inci maddesinde ihtiyati haciz isteminin reddine dair kararlara karşı temyiz ve karar düzeltme yolu açık iken, İİK’nun 265’inci maddesine göre ihtiyati hacze itiraz üzerine verilen kararlara karşı sadece temyiz yolu açıktır (HGK 15.10.2008 T, 2008/19-626 E, 2008/629 K ;HGK, 05.12.2007 T, 2007/11-977 E., 2007/935 K; HGK, 23.11.2005 T, 2005/11-576 E, 2005/638 K). İlk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararların temyiz edilebileceğine dair HUMK’un
427’nci maddesinin 1’inci fıkrasındaki genel ilke, ihtiyati haciz kurumu bakımından tamamen kaldırılmamış, sadece İİK’nun 258’inci ve 265’inci maddelerinde sınırları çizilen bir alanda bu ilkeye istisna tanınmıştır. İstisnanın konusu dışına çıkmaması gerektiğinden ve ihtiyati hacze ilişkin kararların nihai karar niteliğinde olmadığı da açık olduğundan, temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.