14. Hukuk Dairesi 2015/6117 E. , 2015/6567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2014/441-2014/692
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.07.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, müvekkilinin Osmaniye İli K.. İlçesi M...Köyü, Y....Mevkii, 103 ada, 41 parselde hissedar olduğunu, tapu dışı davalının bu taşınmazdan hisse satın aldığını, davacının bu hisseler üzerinde önalım hakkı olduğunu belirterek davalı adına kayıtlı olan payın müvekili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davayı kabul ettiklerini, şufa bedelinin davacı tarafça bankaya depo edilmesini, müvekkilinin yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını istediklerini belirtmiştir.
Mahkemece, akitte gösterilen bedel ile alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı üzerinden davanın kabulüne, karar kesinleştiğinde önalım bedeli olan 30.495,00 TL"nin davalıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle temyiz etmiştir.
Dairemizin 14.03.2014 günlü ve 2014/1242 Esas, 2014/3443 Karar sayılı ilamı ile davalı, dava konusu edilen payları satın almakla davanın açılmasına sebebiyet vermiş olduğundan, davalının yargılama gideri ile sorumlu tutulmaması için davalının davanın açılmasına sebebiyet vermeme şartı gerçekleşmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması doğru görülmediğine, davalı vekilinin ilk duruşmadan önce ve esasa cevap süresi içerisinde 10.12.2012 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul etmesi nedeniyle davalı aleyhine 492 sayılı Harçlar Kanununun 22. maddesi gereğince karar ve ilam harcının üçte birine hükmedilmesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce davanın kabulü nedeniyle, davacı yararına tarife hükümleriyle belirlenecek vekalet ücretinin yarısı miktarında vekalet ücreti takdiri gerektiğine işaretle karar bozulmuştur.
Bozmadan sonra mahkemece, bozma ilamına uyulup kesinleşen kısımlar dışında eksik hususlar yönünden hüküm kurulmuştur denilerek nispi karar harcından, dava açılırken peşin olarak alınan 445,50 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 249,00 TL harcın, davalıdan alınarak hâzineye gelir kaydedilmesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6. maddesi uyarınca kabul edilen dava değeri üzerinden hesap edilen 1.827,50 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya veya ahzu kabza yetkili vekiline iadesine, diğer hususlar yönünden karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itrazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2015 günü oybirliği ile karar verildi.