8. Hukuk Dairesi 2019/954 E. , 2019/3521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davalının, kök murisi ..."ya ait 52 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 45 nolu bağımsız bölümü vekil edeninin kullandığı gerekçesi ile miras payı itibariyle ecrimisil alacağı için Bakırköy 16. İcra Müdürlüğü"nün 2011/19605 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin kesinleştiğini, oysa ki söz konusu taşınmazın vekil edeninin kullanımında olmadığını, takipte ecrimisil miktarının hangi döneme ait ve ne miktar olduğunun dahi belirlenmediği belirterek, vekil edeninin Bakırköy 16 İcra Müdürlüğünün 2011/19605 Esas sayılı dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ile davalı kötü niyetli olduğundan takipteki miktarın % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın murisin ölümünden beri davacı tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının Bakırköy 16 İcra Müdürlüğü"nün 2011/19605 sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dava konusu taşınmaz hakkındaki ecrimisil alacağı için davalı tarafından davacı hakkında başlatılan icra takibinde davacının borçlu olmadığının tesbiti talebine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 52 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 45 nolu bağımsız bölümün ½ payının tarafların ortak murisi ... adına tapuda kayıtlı olduğu, Bakırköy 16 İcra Müdürlüğünün 2011/19605 sayılı takip dosyası incelendiğinde, takip tarihinin 13.12.2011 olup, alacaklısının eldeki dosyanın davalısı ..., borçlusunun eldeki dosyanın davacısı ... olduğu, 12.000 TL asıl alacağın takibe konulduğu, borcun sebebinin 45 nolu bağımsız bölüme ilişkin ecrimisil alacağının tahsili istemine ilişkin olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
Somut olayda, mahkemece gerekçeli kararda “...Dava konusu taşınmaz iştirak halinde mülkiyete konu olup 45 nolu bağımsız bölümdür. Bu bölümün kiraya verilmek suretiyle kullanıldığı sabit olup, bu durumda intifadan men koşulu aranmayacakır. Mahkememizce yapılan keşif sırasında da dükkanın fiilen kiracı tarafından kullanıldığı tesbit edilmiştir. Bu nedenlerle davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuş, alacağın tesbiti yargılamayı gerektirdiğinden, bu haliyle koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur...” denilmiş hüküm fıkrasında ise; “...davanın kabulü ile davacının Bakırköy 16 İcra Müdürlüğünün 2011/19605 sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine...” karar verilmiştir. Gerekçede taşınmazın kiraya verilerek kullanıldığının sabit olduğu belirtilmiş ancak davanın kabulüne karar verilmiş, davacının bu açıklamaya rağmen neden borçlu olduğu da belirtilmemiştir. Bu şekilde, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki meydana getirilmiştir. Bahsi geçen karar, açıklanan bu nedenle Yargıtay denetimine, usul ve yasaya uygun olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.