Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden miras bırakanın maliki olduğu 3764 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın üçüncü kat üstüne taşkın olarak komşu 3765 parsel maliki davalıların yapılandıkları, çatıdan yağmur sularının aktığını, maddi manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve 2.000.00.-TL maddi, 1.000.00 manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında ise; taşınmazlar üzerinde bulunan her iki binanın arasındaki havadanlığa davacının müdahale ettiğini belirtip, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, müdahale olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflar vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ile maddi ve manevi tazminat, karşı dava ise elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3764 sayılı parselin davacının murisi, 3765 parselin ise davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Asıl davada davacı, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği yanında 2.000,00.-YTL maddi, 1.000,00.-YTL manevi tazminat isteminde bulunmuş, dava değeri olarak toplam tazminat miktarı olan 3.000,00.-YTL gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harç alınmış, karşı davada ise dava değeri gösterilmeden maktu harç alınmış olup, mahkemece her iki davada da elatmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirilmesi yönünden hüküm kurulmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK"nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından, elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini ve harcı yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.
Hal böyle olunca, dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak davacılar tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacılara bu istek bakımından dava değeri sorularak açıklattırılıp, belirtilecek değere göre harç ikmali yaptırılarak, işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.