10. Hukuk Dairesi 2015/24091 E. , 2016/2104 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 13.11.2001 tarihinde kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı kurumca 26.10.2012 tarihinde kesilerek, 01.10.2008-26.10.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Burada eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
Somut olayda; davacı ve eşinin 13.11.2001 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları,boşanma dilekçesi ve ilamında davacı ve eşinin adreslerinin aynı yer Fındıkzade/İstanbul sayılı yer olduğu; Adres Bilgileri Raporuna göre de davacı ve eşinin yerleşim yerlerinin davacının beyanda bulunduğu 06.01.2011 tarihine kadar aynı yer ... sayılı adres olduğu; 17.09.2012 tarihli Sosyal Güvenlik denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamına göre davacının 06.01.2011 tarihinde beyan ettiği ... mah.de kaim adrese gidildiğinde adresin kapalı olup satılık ilanı bulunduğu,i mzaları bulunmayan aynı apartmanın 2 ve 3 Nolu dairelerinde oturan sakinlerle yapılan görüşmede davacı, kocası ve iki müşterek çocuklarının birlikte ikamet ettiklerinin sözlü olarak beyan edildiği, yine ilgili emlak aracılığı ile mülk sahibi Hanife Bulan ile yapılan telefon görüşmesinde konutu davacının boşandığı eşi ..."a kiraladığını ve davacı, eşi ile çocuklarının birlikte ikamet ettiklerini beyan ettiği ve avukata yönlendirdiği, Av. ... ile yapılan görüşmenin neticesinde ise “Belgedir “başlıklı altı ilgili avukat kaşe ve imzasını taşıyan evrak tanzim edilerek, ev ile ilgili olarak davacının eşi ... ile görüşüldüğünün teyit edildiği, yine rapor kapsamında davacının eşi ... ın halen kayıtlı mernis adresi olan ... Mah.de yapılan denetim de ise dairenin kapalı olduğu başka şahısların oturduğu ve apartman yöneticisinin imzalı beyanına göre ... ın kayıtlı adresinde davacı ve çocuklarının birlikte ikamet ettiklerinin,3-4 yıl önce ise taşındıklarının beyan edildiği; raporu tanzim eden denetmenin huzurda tanık sıfatıyla alınan yeminli beyanında tutanak içeriğini aynen doğrulayıp teyit ettiği dikkate alındığında; Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin değerlendirmesi, aksi sabit oluncaya kadar geçerli rapor karşısında ,tespit edilen yukarıdaki hususlar ile örtüşmemektedir.
Mahkemece yapılacak iş; artık davacı ile boşandığı eşinin fiilen birlikteliklerini sürdürdükleri yolunda bilgi ve belgeler bulunduğunun kabulü ile, öncelikle Kurum tarafından tanzim olunan denetim raporunun aksi ispat oluncaya değin geçerli belgelerden olduğu gözetilmek suretiyle, lüzumuna göre rapor kapsamında adı geçen ancak beyanı alınmayan diğer malik, yönetici, daire komşuları ile belge tanzim eden avukat huzurda yeminli olarak dinlenip, çelişki olduğu taktirde rapor kapsamında bulunan imza veyahut beyanları sorularak çelişki giderilmeye çalışılmalı ,yine Kurumun düzenlediği rapor sonucu davacı ve eşinin beyan ettikleri adreslerde müşterek çocukları ile dava konusu dönemde birlikte yaşadıkları tespit edildiğinden hareketle davacı ve eşinin ayrı ayrı kayıtlı adresleri dava konusu dönem yönünden tekrar irdelenmeli ve davacı ile eşinin kayıtlı adresleri yönünden ayrı ayrı bu kez geniş kapsamlı, titizlikle ve bilgi edinilen şahısların isim yada sıfatları da tutanağa eklenmek suretiyle yeniden Kolluk araştırması yapılmalı, beyan edilen adreslerde dava konusu dönemde fiilen oturup oturmadıkları, birlikte yaşayıp yaşamadıkları araştırılmalı; yine beyan edilen her iki adreste de dava konusu dönem içerisinde görev yapan diğer mahalle muhtar ve azalarının kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeye çalışılmalı; medula sisteminde davacı ve eşinin kayıtları araştırılmalı, böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.