23. Hukuk Dairesi 2012/536 E. , 2012/2537 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-birleşen davada davacı kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu davalı kooperatifin, aidat alacağına ilişkin icra takibi başlattığını, müvekkilinden 5,070,00 TL aidat alacağı ve 2000 yılından itibaren işleyen 19,413,75 TL gecikme faiziyle birliktte toplam 24,483,75 TL nin tahsilinin talep edildiğini, talepteki faiz hesabına dayanak oranın fahiş olduğunu ileri sürerek, müvekkilin davalıya 24,483,75 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı kooperatif vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının 5,070,00 TL aidat ve 19,413,75 TL gecikme faizi borcunun tahsili için başlatılan takibin haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş; asıl davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, genel kurul toplantılarında, aidatlarını zamanında ödemeyen ortaklardan gecikme faizi alınması kararlaştırılmış ise de, konut yapı kooperatifi ile ortağı arasındaki ilişkinin bir ticari ilişki olmaması, belirlenen oranın gerek genel kurul tarihleri, gerekse takip tarihi itibariyle fahiş olması ve bu nedenle de BK"nun 19 ve 20 nci madde hükümleri uyarınca geçersiz bulunması bu hususun genel kurul kararının yokluğunun tespitine ilişkin bir davaya konu yapılmadan böyle bir davada nazara alınmasının mümkün bulunması karşısında davalı ortağın aidatlarını geciktirdiği aylara ilişkin borcunun 3095 sayılı Kanun"un 1 nci maddesine uygun bir şekilde belirlenerek yapılan hesaba göre hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davada, davanın kısmen kabulüne, davacının 5.070,00 asıl alacak, 3.761,83 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 8.831,83 TL borçlu olduğunun kabulüyle, 15.651,92 TL borçlu olmadığının tespitine; birleşen davada, davanın kısmen kabulüne, takibe yapılan itirazın 5.070,00 asıl alacak, 3.761,83 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 8.831,83 TL üzerinden (tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla) iptali ile bakiye talebin reddine, % 40 icra inkar tazminatının birleşen davanın davalısından alınarak davacısına verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-birleşen davada davacı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif aidatı ve gecikme faizinden doğan borcun olmadığının tespiti; birleşen dava, aynı borcun tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
3095 sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır ve kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisi vardır. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1 maddesi 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak gecikme faizinin yasal faiz oranından fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Kuşkusuz, bunu belirleme yetkisi sınırsız değildir. Sınırı çizen BK"nun 19 ve 20. maddelerine göre, akit ahlaka (adaba) veya umumi intizama mugayir olursa batıldır. Batıl kararlar hakkında mahkemece verilecek karar genel kurul yerine geçerek karar alma anlamına gelmeyip kamu düzeninden doğan istisnai yetkidir. Burada, batıl olanın anlamlandırılması önem kazanmaktadır. Mahkemece, belirlenen faiz oranın neden fahiş olduğu, faizin uygulandığı yıldaki yasal faiz oranı ile arasındaki fark ve taraflar arasındaki hukuki ilişkiye göre yasal faizden ne oranda yüksek faiz belirlenebileceği, diğer dava dosyalarında genel kurullarca belirlenen faizin kesinleşip kesinleşmediği denetime elverişli olarak tartışılıp batıllık sınırı olarak kabul edilen sınır belirlendikten sonra yıllara göre fahiş kabul edilen miktar sınırında ve yasal faiz üzerinde bir faize hükmetmek gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan taraf yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 02.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.