23. Hukuk Dairesi 2018/1850 E. , 2020/2670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen davacı tarafın gelmediği ve mazeret dilekçesi gönderdiği anlaşılmakla onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili şirketin, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerini getirdiğini, sözleşmeye konu parsellerdeki inşaatların büyük oranda tamamlandığını, buna rağmen davalı arsa sahibinin müvekkiline isabet eden dairelerin tapularını devretmediğini, bu dairelerin bir kısmını üçüncü kişilere sattığını ileri sürerek, halen davalının uhdesinde bulunan bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında üçüncü kişilere devredilen dava konusu bir kısım taşınmaz yönünden 326.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının dayandığı sözleşmelerdeki ve yapı ruhsatlarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, taraflar arasında kat karşılığı inşaat yapımı konusunda hiç bir anlaşma bulunmadığını, davacı şirket yetkilisi ..."a müvekkiline ait arsa üzerine yapılacak inşaatla ilgili olarak proje, ruhsat, malzeme, işçilik, vergi ve diğer idari ve teknik işlerin takibi için vekalet verildiğini, işin finansmanın müvekkili tarafından karşılandığını, adı geçenin vekaleti kötüye kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme resmi şekilde yapılmamış ise de inşaatların büyük oranda tamamlanmış olması nedeniyle şekil eksikliğini ileri sürmenin iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği, dava konusu inşaatların %98 oranında tamamlandığı, eksikliklerin katlanılabilir düzeyde olduğu, bir kısım parselin iskan ruhsatı alınmamış ise de sözleşme bir bütün olarak yorumlandığında anahtar teslimi koşulunun öngörülmediği, iskan ruhsatını yüklenicinin alacağına dair bir hüküm bulunmadığı, bu durumda iskan ruhsatı alma yükümlülüğünün arsa sahibine ait bulunduğunun kabulü gerektiği, böylelikle sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği anlaşılan davacı yüklenicinin bağımsız bölümlerin tapusunà hak kazandığı, yargılama sırasında üçüncü kişilere devredilen bağımsız bölümler yönünden bedel
isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile üçüncü kişilere devredilen dava konusu bağımsız bölümler yönünden 326.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline, dava konusu diğer bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, 15. Hukuk Dairesince, davacı şirket yetkilisi hakkında belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan ceza davasının sonucu beklenip, uyuşmazlığın esasının incélenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından davacı şirket yetkilisi ... hakkında açılan ceza davasında adı geçenin her iki suçtan da ayrı ayrı beraatine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından, bozmadan önceki gerekçelerle, davanın kabulü ile üçüncü kişilere devredilen dava konusu bağımsız bölümler yönünden 326.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, dava konusu diğer bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.