3. Hukuk Dairesi 2021/4529 E. , 2021/6993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiracılık sıfatı ve kira bedelinin tespiti ile kira sözleşmesinin tapuya şerhi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Fevziye Köyü Tüzel Kişiliği ile 01/02/2008 başlangıç tarihli, yıllık 7.020 TL bedelli, 30 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiğini, kiraya verenin tüzel kişiliğinin sona erdiğini ve kiralananın davalıya devredildiğini, davalının kira sözleşmesinin varlığını inkar ederek muaraza yarattığını belirterek 01/02/2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin yeni mal sahibi Sapanca Belediye Başkanlığına karşı geçerliliğinin tespitine, kira sözleşmesinin mahkeme kararı uyarınca tapuya şerh edilmesine ve 2014-2015 döneminde ödenmesi gereken kira bedelinin belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne yönelik olarak verilen karar Dairemizin 19/03/2019 tarih ve 2017/6365 esas 2019/2246 karar sayılı ilamı ile; davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, kira akdinin tapuya şerh edilmesine dair kurulan hükme yönelik olarak, sözleşmenin tapu siciline şerh edileceğine ilişkin sözleşmede bir düzenleme bulunmadığı gibi bu konuda ayrıca yapılmış bir sözleşme de ibraz edilmediğinden sözleşmesinin tapu siciline şerhine yönelik isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; kira akdinin satış ile beraber yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; söz konusu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece, 12/02/2016 tarihli kararda; davanın kabulü ile, ... İnş.Nak. Gıda A.Ş. İle ... Köyü Tüzel Kişiliği arasında atfedilen 01/02/2008 başlangıç tarihli kira kontratının davalı ... ile geçerliliğinin tespitine, taraflar arasında 2014-2015 dönemi için kira bedelinin 17.050,00 TL olduğunun belirlenmesine ve kira akdinin tapuya şerh edilmesine dair hüküm kurulmuş, yukarıda gerekçesi açıklanan bozma ilamı ile de, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, sözleşmesinin tapu siciline şerhine yönelik istemin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeyerek, Yargıtay denetimine elverişli gerekçe yazılmadığı görülmüştür. Zira uyulan bozma ilamı ile, bozma kapsamı dışında bırakılan hususlar olan kiracılık sıfatının tespiti ile kira bedelinin tespiti talepleri yönünden davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu tartışmasızdır. Bu durumda mahkemece, Dairenin bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, yukarıda özetlenen bozma ilamı doğrultusunda, davacının usuli kazanılmış hakları gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalı Belediyenin TBK’nın 310. maddesi gereğince yeni malik sıfatıyla önceki malikle yapılan kira sözleşmesinin halefiyet yolu ile tarafı haline geldiği ve sözleşme ile bağlı olduğu hususu dikkate alınmayarak eksik ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın tümden reddine dair karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle; hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.