8. Hukuk Dairesi 2016/8497 E. , 2019/3510 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI (3.Kişi) : ...
DAVALI (Alacaklı) : ...
DAVALI (Borçlu) :
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi, haczedilen menkullerin kendisine ait olduğunu, borçlu ile hiçbir alakasının bulunmadığını belirterek, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, üçüncü kişi ve borçlu arasında muvazaa olduğunu, sunulan faturaların ispat için yeterli olmadığını, ödeme emrinin haciz mahallinde tebliğ edildiğini ve haciz yapılan adreste borçluya ait evrakların bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ödeme emrinin haczin yapıldığı adreste hacizden bir gün sonra tebliğ edildiği, üçüncü kişi davacının dosyada örneği bulunan kira sözleşmesine göre haciz adresini 15.09.2011 tarihinden itibaren kiraladığı, kiraya ilişkin ödemelerin yapıldığına dair ödeme ve beyannamelerin davacı tarafından dosyaya ibraz edildiği, söz konusu işyerinin borçlunun babasına ait olduğu, nüfus kaydına göre borçlunun babasının 15.03.2012 tarihinde öldüğü, ölmeden önce işyerini aynı pasajda esnaf olan ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren üçüncü kişi davacıya devrettiğinin kira sözleşmesi ve tanık beyanları ile sabit olduğu gerekçeleri ile, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96 vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda yargılamanın makul sürede bitirilmesi için delillerin bildirilme zamanı özel olarak düzenlenmiştir. HMK’nin 119/1-(f) hükmü uyarınca, gerek yazılı gerekse basit yargılama usulünde, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin, dava dilekçesinde belirtilmesi gerekir. Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (HMK. m.140/5). Tarafların delil olarak dayandıkları belgeler tamamlanmamışsa tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek, bu eksiklikleri tamamlamaları düşünülmüştür. Taraflar bu haklarını da doğru kullanamazlarsa, artık tahkikat mevcut delillerle yürütülecek ve tarafların o delile dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilecektir. Yukarıda belirtilen hükümlerden de anlaşılacağı üzere delil gösterme ile delil sunma ayrı olarak ele alınmıştır. Tarafların delil göstermesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Tarafların, Kanunda belirtilen bu sürelerden sonra delil gösterebilmeleri ancak iki yasa maddesinde belirtilen hallerle sınırlıdır. Bu istisnai haller; iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen 141. madde ile sonradan delil gösterilmesinin hüküm altına alındığı 145. maddedeki durumlardır. Kanunda düzenlenen diğer süreler delil sunmaya yöneliktir. (HGK’nin 20.04.2016 tarih ve 2016/2-695 Esas, 2016/522 Karar )
HMK 318/1. maddesi uyarınca basit yargılama usulünde taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini ve hangi vakıanın delili olduğunu bildirmelidir. Kanunda belirtilen; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi başlıklı 141. madde ile 145. maddede düzenlenen “Taraflar Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir" hükümleri HMK 318/1. maddesinin de istisnasını oluşturmaktadır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı 12.09.2014 tarihli dava dilekçesinde deliller kısmında takip dosyasına, istihkak iddiası nedeniyle takibin devamına ilişkin İcra Hukuk Mahkemesi kararına ve sunulacak her türlü sair delile dayanmış ve başkaca delile dayanmamıştır. Davacı 18.12.2014 tarihli delil ve tanık listesi konulu dilekçesi ile dava dilekçesinde belirttiği deliller dışında kira sözleşmesi, ölüm belgesi, tanık beyanları, vergi beyannameleri, nüfus kayıtları ve başkaca deliller ibraz etmiştir. Basit yargılama usulüne tabi olan istihkak davasında davacı yönünden delil gösterme süresi dava dilekçesinin sunulması ile sona ermiştir. Mahkemece yukarıda belirtilen delil gösterme süresinin istisnasını oluşturan HMK 141 ve 145. maddelerine atıf yapılmaksızın davacı tarafından süresinden sonra sunulan delillere dayanılarak ve hükmün gerekçesinde de bu deliller doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, dava konusu haciz 21.08.2014 tarihinde alınan ihtiyati haciz kararına istinaden yapılmıştır. Borçlu adına gönderilen ödeme emri tebliği hacizden bir gün sonra 22.08.2014 tarihinde haciz adresinde birlikte çalışan işçi imzasına tebliğ edilmiştir. Haciz mahallinde borçluya ait evraklar bulunmuştur. Bu durumda İİK"nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile alacaklı yararınadır. İspat külfeti altında olan üçüncü kişi tarafından dayanılan deliller karinenin aksinin ispatı için yeterli olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nin 366. ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.