Esas No: 2016/12856
Karar No: 2020/5310
Karar Tarihi: 08.12.2020
Danıştay 4. Daire 2016/12856 Esas 2020/5310 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/12856
Karar No : 2020/5310
TEMYİZ EDEN (DAVALI): ... Vergi Dairesi Başkanlığı (... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI): ... Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle re'sen tarh edilen 2008/1 ila 6 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 213 sayılı Kanunun 353/1.maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; ihtilaflı dönemde davacıya fatura düzenleyen mükellefler hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporlarındaki tespitler ile dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; ... ve ...'dan aldığı faturaların gerçek mal/hizmet alımına dayanmadığı ve sahte olduğu tespit edildiğinden bu faturalar üzerinden cezalı tarhiyat yapılmasında hukuka aykırılık, ..., ... ve ...'dan aldığı faturaların sahte olup gerçek mal ve hizmet alımlarına dayanmadığı hususunda somut ve yeterli tespit bulunmadığından anılan mükelleflerden alınan faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatlarda ise hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının fatura almadığı malı kimden aldığına dair somut bir tespitte bulunulmaksızın, fiilin bütün unsurlarıyla ortaya çıkartılmadan failin cezalandırılamayacağı ilkesine aykırı olarak kesilen özel usulsüzlük cezasında da hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle yapılan cezalı tarhiyatların ve kesilen özel usulsüzlük cezasının somut ve yeterli tespitlere dayandığı, kanuna uygun olduğu ileri sürülerek davanın kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ: ...
DÜŞÜNCESİ: Davacı şirketin, davanın açılmasından sonraki aşamada 01/06/2011 tarihinde tasfiye girdiği ve 18/8/2015 tarihli kararla tasfiyesinin sonlandırıldığı anılan kararın da 28/8/2015 tarihli 8894 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı dolayısıyla tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmıştır. Bu itibarla davacının dava ehliyeti ortadan kalktığından 2577 sayılı Kanun'un 26/1. maddesine göre değerlendirme yapılmak üzere Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde; iptal davasının, idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı açıklanmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği; 14. maddesinin 6. fıkrasında, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyası ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin birlikte incelenmesinden, davanın açıldığı 06/03/2014 tarihinde tüzel kişiliği bulunan şirketin, davanın açılmasından sonraki aşamada 01/06/2011 tarihinde tasfiye girdiği ve 19/8/2015 tarihinde noterlik tarafından onaylı genel kurul kararıyla tasfiyesinin sonlandırıldığı anılan kararın 24/08/2015 tarhinde tescil edilerek 28/8/2015 tarihli 8894 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmekle sona ereceğinden ve tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, ticaret sicilindeki kaydı re'sen silinen şirketin yargı mercileri önünde temsil edilebilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmezden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme" başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ''ehliyet'' yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda "ehliyet" yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan anonim şirketlere ilişkin "sona erme" hallerinin vukuunda tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.