Davacı, Bağ-Kur sigortalısı olmadığının, 23.925.79YTL. SSK."ya borcu bulunmadığının tespiti ile SSK."nun yaşlılık aylığının iptaline ilişkin kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının, SSK’nca iptal edilen emekliliğinde esas alınan 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının ve emekliliğinin geçerli olduğunun, yersiz ödendiği ileri sürülen emekli aylıklarını SSK’na borçlu bulunmadığının, zorunlu Bağ-kur sigortalısı olarak Bağ-kur tarafından re’sen yapılan tescilinin iptal edilmesi gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden davacıya, hizmet birleştirmesi olmadan sadece SSK’ndaki hizmetleri (1.9.1977-18.9.1977; 15.5.1978-16.4.1984 tarihleri arasında 1903 gün zorunlu sigortalı; 1.10.1984-30.3.1985; 1.7.1986-30.8.1987 ve 1.1.1988-30.10.1996 tarihleri arasında 3780 gün isteğe bağlı sigortalı) esas alınarak, SSK’nca 1.1.1997 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı; bu arada vergi kaydı nedeniyle 1.1.1986 tarihi itibariyle Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olarak re’sen kayıt ve tescil edildiği, ihtilaflı dönemde 1.7.1986-30.8.1987 ve 1.1.1988-30.10.1996 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu, iki farklı kuruma tabi sigortalılığın çakıştığı bu durumda, davalı Kurumlarca, 1.1.1986 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi nedeniyle SSK’nca 1.1.1997 tarihi itibariyle yapılan tahsisin, 2006 yılında iptal edilerek yersiz ödenen aylıkların davacıdan geri istendiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa, isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanınarak, "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Ancak, 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
6.3.2006 tarihli Bağ-kur prim ekstresinde davacının davalı Bağ-kur’a hiç prim ödemesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. maddesine göre prim ödemesi bulunmayan sigortalının tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez.
Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından, talebi de gözetildiğinde, uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E. 2006/ 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş; davacının Bağ-kur’a tescil tarihi olan 1.1.1986 tarihi itibariyle sigortalılığını durdurmak, prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek 506 sayılı Yasa"ya tabi isteğe bağlı sigortalılığa geçerlik tanımaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.