16. Hukuk Dairesi 2015/2151 E. , 2015/3633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 14 parsel sayılı 13.155,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 4753 sayılı Yasa uyarınca oluşturulan tapu kaydı nedeni ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve ...; miras yolu ile gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile eşit paylarla davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Hazine tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacılar yararına 3402 sayılı Kanun"un 14 ve 46. maddesinde yazılı koşulların gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz belirtmelik tutanağında 132/163 parsel olarak sınırlandırılmış ve öteden beri köy orta malı mera olduğu, ... tarafından 10 senedir biçenek olarak kullanıldığı, halen bataklık vaziyette olduğu belirtilerek çayır niteliği ile Hazine adına belirtilmiş ve tapuya bağlanmıştır. Davacılar taşınmazların kendilerine atalarından intikal ettiğini, paylaşımlar sonucu kendilerine isabet ettiğini ve 80-90 yıldır zilyetliklerinin devam ettiğini ileri sürerek dava açmışlardır. Taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler taşınmazın eski tarım arazisi olduğunu, 100-150 yıldır ... ve ailesinin elinde olduğunu, mera ile arasında arklar bulunduğunu, bu nedenle meraya tecavüzünün mümkün bulunmadığını belirtmişlerdir. Ancak zirai bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ve mera arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılmadığı gibi mahkemece de belirtmelik tutanağında belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle taşınmaz hakkında belirtmelik tutanağının düzenlendiği 27.08.1963 tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları getirtilerek dosya tamamlanmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile yine aynı yöntemle belirlenecek tanıklar yardımı ve üç kişilik zirai bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi refakate alınarak yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi kurulu, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından taşınmazların geçmişte kime ait
olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın kadim mera olup olmadığı, taşınmazlar ile mera parseli arasında sabit doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, toprak tevzi komisyonu çalışması sırasında taşınmazın mera olduğunun belirtildiği gözetilerek taşınmazın bu tarihten önce mera olarak mı yoksa tarım arazisi olarak mı kullanıldığı, taşınmazların meradan açılıp açılmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, uzman ziraatçi bilirkişi kurulundan arazinin niteliği, toprak yapısı, komşu mera parselinin kadim mera olup olmadığı, kadim mera ise mera ile arada ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı konusunda bilimsel verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazların niteliği kesin olarak saptanmalı taşınmazların keşif sırasında çekilen ve mera parseli ile taşınmazları birlikte gösteren fotoğrafları rapora eklenmeli, bu konuda dosyaya getirtilecek olan toprak tevzi komisyonu çalışmalarından önceki dönemlere ait hava fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davacılar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.