21. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/1675 Karar No: 2007/21355 Karar Tarihi: 27.11.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/1675 Esas 2007/21355 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2007/1675 E. , 2007/21355 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İstanbul 3.İş Mahkemesi Tarih : 20.12.2006 No : 831-823
Davacı davalı işveren nezdinde 1.9.2000-15.9.2004 tarihleri arası çalıştığının karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 01.09.2000-15.09.2004 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kabulü ile, davacının davalı işyerinde 01.09.2000-15.09.2004 tarihleri arasında çalıştığının ve 18 yaşını doldurmadan önceki bu çalışmalarının sigortalı hizmetine başlangıç tespit etmemek kaydıyla emekliliğine esas gün sayısında nazara alınması gerektiğinin tespitine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır. Davalı, işveren tarafından davacıya ait işe giriş bildirgesi davalı Kuruma verilmemiş, dönem bordrolarında da davacının her hangi bir çalışması bildirilmemiştir. Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davalı işveren şirketin kayıtlı çalışanı olmadıkları gibi, kayıtlı komşu işyeri çalışanları da olmamaları nedeniyle, tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Ayrıca 2000-2004 yılları dönem bordrolarında aynı işyerinden başka çalışanların çalışmaları bildirilmesine rağmen bu kişilerin tanık olarak beyanları alınmamıştır. Yapılacak iş; ihtilaf konusu dönemde çalışmaları bildirilen kayıtlı işyeri çalışanlarının tespitiyle, bulunamadığı taktirde zabıta marifetiyle tespit edilecek, işyerine o tarihte komşu olan, işverenler ile bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.