Taraflar arasında görülen davada;Davacı, tapuda davalı adına kayıtlı 1143 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptal isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; taraf teşkilinin sağlanması ondan sonra karar verilmesi gerektiğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, on yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, 3621 Sayılı Yasanın 4.maddesi hükmü gereğince çekişme konusu taşınmazın kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince 5841 Sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacı Hazinenin sair temyiz itirazı yerinde değildir, reddine. Ancak, her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Mahkemece, iddia çerçevesinde yapılan araştırma ve inceleme sonunda, 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince belirlenen kıyı kenar çizgisine göre davacı Hazinenin davasında dava tarihi itibariyle haklı olduğu anlaşılmaktadır. O halde, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verildiği halde bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulmasının gerektiği gözardı edilerek, davacı Hazine lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesi doğru değildir. Davacı Hazinenin, bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.