
Esas No: 2018/3300
Karar No: 2019/3501
Karar Tarihi: 01.04.2019
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/3300 Esas 2019/3501 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, dava konusu taşınmazların 20 yıldır davalılar tarafından ekildiğini, daha önce elatmanın önlenmesi ve kal davası açtıklarını belirterek ecrimisil talebinde bulunmuştur.
Davalılar vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak ancak son beş yıl için ecrimisil talep edilebileceğini, ayrıca 2009 yılından beri ekilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hâkimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırmanın ve hükme esas alınan 02/04/2015 tarihli ziraat bilirkişi raporunun yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, raporda ecrimisil hesabında iki yöntem uygulanarak, taşınmazın tarla haliyle serbest koşullarda getirebileceği kira geliri ve bölgede yoğun olarak yetiştirilen buğday mahsulünden elde edilecek gelire göre ecrimisil hesabı yapılmış, mahkemece iki yöntemle belirlenen ecrimisilin ortalaması alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca davalıların kullanım durumu tereddüte yer vermeyecek şekilde taraf tanıkları dinlenerek tespit edilmemiştir.
Mahkemece yeniden konusunda uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmalı, taraf tanıkları usulüne uygun çağrılarak dinlenmeli, davalıların kullanım durumu ve miktarı krokide gösterilmelidir. Bu nedenle yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ve araştırmayla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.