10. Hukuk Dairesi 2015/7083 E. , 2016/2052 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, malullük aylığı bağlanması ve birikenlerin yasal faizle ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalının avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) 5510 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre, “…Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, ... kaybettiği Kurum ... Kurulunca tespit edilen sigortalı, malul sayılır.
Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60"ını ... kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya engelliliği sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.”
Malullüğün belirlenmesine ilişkin hastanelerin sağlık raporları arasında çelişki bulunması durumunda, bu çelişkinin, 5510 sayılı Kanunun 95 inci maddesinde belirtilen prosedüre uyularak, öncelikle Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, (Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu bağlayıcı olan Kurumun itirazının mümkün olmadığı gözetilerek) buna sigortalının itirazı halinde ise ... Kurumu ... Dairesinden alınacak raporla giderilmesi gereklidir. Fakat Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan verilen rapor ile ... ... Dairesinden alınan rapor arasında çelişki mevcut olması halinde ise, ... Kurumu Genel Kurulundan alınacak rapor ile çelişkinin giderilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamında da aynı yaklaşım ve görüşler benimsenmiştir.
Öte yandan, Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması başlıklı 5510 sayılı Kanunun 27 nci maddesi; "Malûllük aylığı, 4 üncü Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;
a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,
b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini, ... takip eden ay başından itibaren başlar.
Aynı Kanunun 26 ncı maddesi; "... Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü Maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur." düzenlemelerini içermektedir.
Somut olayda, davacının, malullük sigortası yardımlarından faydalandırılmamasına dayanak olan "sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı 04.10.2000 tarihinden önce çalışma gücünün % 60"ını kaybettiği" sonucuna götüren Yüksek Sağlık Kurulu"nun tespitine karşın; ... Kurumu ... Dairesi"nin bu durumun 12.01.2012 tarihinde meydana geldiği sonucuna varması nedeniyle, ortaya çıkan 2 rapor arasındaki belirgin çelişkinin, ... Kurumu Genel Kurulundan sosyal sigorta mevzuatı kapsamında alınması gereken raporla giderilmek suretiyle, davacının çalışma gücünün % 60"ını kaybettiği, diğer bir deyişle malûl olduğu tarih kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde belirlendikten sonra 26. maddede belirtilen düzenlemenin gereği araştırılıp, 27. maddede belirtilen rapor tarihinin, malûllüğün ortaya çıktığı tarih olarak değerlendirilmesi gerektiğinin sosyal güvenlik ilkelerine uygun olduğu gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-)Kabule göre, davacının süresinde ödenmeyen malullük aylıkları nedeniyle, davalı Kurumun faizden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik yok ise de, faizin başlangıç tarihinin belirlenmesinde, Kuruma tanınan 5510 sayılı Yasanın 42. maddesinde yazılı üç aylık işlem süresinin varlığı karşısında, davacının 04.01.2012 tarihli tahsis talebine Kurumca üç aylık süre içinde cevap verilmediği de dikkate alınarak, Kurumun, malullük aylığı tahsis talep tarihini takip eden 3 aylık sürenin sonundan itibaren yasal faizden sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde malullük aylığı bağlama tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olması isabetsizdir.
O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.