Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/24704
Karar No: 2016/2050
Karar Tarihi: 16.02.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/24704 Esas 2016/2050 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/24704 E.  ,  2016/2050 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Rücûan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini tarafların avukatlarının istemesi ve davalıların avukatının duruşma yapılmasını talep etmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.02.2016 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalılar adına Av. ... ile davacı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
    2-)01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.
    Bu kapsamda, HMK."nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde:
    c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
    ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
    (2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Aynı kanunun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde de, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği açıklanmış olmakla, hukuk yargılamasına “istemle bağlılık” ilkesi egemen kılınmıştır.
    Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde hükümde gösterilmesi gereklidir.
    Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gereklidir. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi kanun ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü çelişkiden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Bu kapsamda, eldeki davada talep konusu olmamasına karşın ve infazda tereddüte neden olacak şekilde "1-51.469,42 TL brüt kıdem tazminatının akdin fesih tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine," ibaresine hükümde yer verilmiş olması;
    3-)Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum, iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren/üçüncü kişilere rücu etmektedir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun, (masraf ve ödemeler yanında) sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği hususunun, tazmine yönelik davalarda gözetilmesi gerekir.
    Bu çerçevede, davaya konu işkazası sonucu % 78 oranında sürekli işgöremezlik kaybına uğrayan kazalıya bağlanan sürekli işgöremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değeri 20.094,54 TL nin davalıların % 90 toplam kusurları karşılığı 18.085,09 TL nin tazmini kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin maddi veri ve vakıalara açıkça aykırı olan bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması;
    4-)Öte yandan, davanın teselsül hükümlerine dayalı olarak açıldığı görülmektedir. Teselsüle dayanan davalarda, Kurum, sigortalının hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının tümünün tazminini bütün sorumlulardan birlikte veya sorumluların herbirinden ayrı ayrı yada sadece birinden istemek hakkına sahiptir. Nitekim, olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 50 ve 51. maddelerinde birden fazla kişinin bir zararın oluşumuna sebebiyet vermiş olmaları hali ile muhtelif sebeplerden dolayı aynı zarardan birden ziyade şahsın sorumlu tutulmalarını gerektirir durumlarda, zarar verenlerin herbirinden zararın tümünün tazminini talep hakkı olduğu düzenlenmiştir. Borçlar Kanunundaki teselsül hükümleri ve 506 sayılı Kanunun 26. maddesi gözetildiğinde, tüm davalıların kusurları nedeniyle, (herhangi bir davalı yönünden zamanaşımı gerçekleşmiş olsa bile diğer davalı/davalıların) teselsül hükümlerine göre rücu alacağından sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeksizin, infazda tereddüte neden olacak şekilde davalıların "kusurları nispetinde" ibaresi belirtilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması;
    Usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir.
    Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ : Hükümdeki "1-51.469,42 TL brüt kıdem tazminatının akdin fesih tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine," ibaresinin silinerek hükümden çıkarılmasına; hükmün 2 numaralı bendindeki " 51.469,42 TL zararın sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelire isabet eden 48.686,54TL "lik kısmının" ibaresi silinerek yerine "ilk peşin sermaye değeri 20.094,54 TL nin davalıların toplam % 90 kusurları karşılığı 18.085,09 TL nin" ibaresi yazılmasına; 3 numaralı bendindeki "5961,64" rakamları silinerek yerine "2504,15" rakamları yazılmasına; 5 numaralı bendindeki "3515,88" rakamları silinerek yerine "1433,37" rakamları yazılmasına; hükümdeki "kusurları nispetinde" ibarelerinin silinerek hükümden çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı avukatı yararına 1.350,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davalılar avukatı yararına 1.350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan alınmasına, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi