8. Hukuk Dairesi 2018/3289 E. , 2019/3500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ...
DAVALILAR : ... Ve Arkadaşları
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, davalılarla müştereken malik olunan dava konusu 41 parça taşınmazın davalılar tarafından kullanıldığını belirterek 2004-2009 yılları için 10.000 TL ecrimisil talebinde bulunmuş, 03/03/2015 tarihli dilekçe ile talebini toplam 33.536 TL ye artırmıştır.
Davalılara usulüne uygun tebligata rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmamış,davalılardan ... hariç diğer davalılar vekili 09/03/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ıslahla artırılan kısım zamanaşımına uğradığından davanın kısmen kabulüne, davacı ... Ötürk (KIR) için hesaplanan 2004 yılı için 100 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2004 tarihinden itibaren, 2005 yılı için 300 TL erimisil bedelinin 01/09/2005 tarihinden, 2006 yılı için 300 TL crimisil bedelinin 01/09/2006 tarihinden, 2007 yılı için 300 TL crimisil bedelinin 01/09/2007 tarihinden, 2008 yılı için 500 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2008 tarihinden, 2009 yılı için 500 TL Ecrimisil bedelinin 01/09/2009 tarihinden,davacı ... için hesaplanan 2004 yılı için 400 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2004 tarihinden itibaren, 2005 yılı için 1200 TL erimisil bedelinin 01/09/2005 tarihinden, 2006 yılı için 1200 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2006 tarihinden, 2007 yılı için 1200 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2007 tarihinden, 2008 yılı için 2000 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2008 tarihinden, 2009 yılı için 2000 TL ecrimisil bedelinin 01/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, dair verilen karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil talebine ilişkindir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E., 2002/114 K. sayılı kararı).
Somut olayda, davacıların da paydaş olduğu dava konusu 41 parça taşınmazdan, 1046 ada 36, 44 ve 61 numaralı parsellerde davalıların paydaş olmadığı, diğer parsellerin her birinde farklı davalının paydaş olduğu, her bir davalının hangi parselin ne kadarını kullandığı, davacıların kullanmasına müsait yerin olup olmadığı, yukarıda anlatılan ilkeler doğrultusunda intifadan men koşulunun oluşup oluşmadığı tartışılmamıştır.
Mahkemece, davalıların sahip olduğu taşınmazlara göre davalar tefrik edilerek, dava konusu taşınmazlar başında ayrı ayrı keşif yapılmadan, taraf tanıkları dinlenerek davalıların kullanım durumu, miktarı, davacıların kullandığı yer olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeden eksik araştırmayla karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.