Davacı, 11.5.1982-20.06.2006 tarihleri arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tesbitine yaşlılık aylığı bağlanmasına aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, 11.5.1982-30.06.2006 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ile 31.1.2006 günlü tahsisi talebine göre, 1.2.2006’dan itibaren yaşlılık aylığı ödenmesi gerektiğinin tesbitini istemiştir.
Mahkemece davacının dava konusu dönemde yasal kayıtlarının olmaması ve primde ödemediği gerekçesi ile istemlerinin reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olduğundan yerinde değildir.
Gerçekten davacının 18.4.1983 tarihli giriş bildirgesi ile 11.5.1982’den başlayan vergi kaydına göre 11.5.1982’den itibaren Bağ-kur sigortalılığının başladığı, 11.5.1982-10.12.1982, 11.5.1984-10.12.1986 ve lastik tamiri işi nedeniyle de 13.10.1999’dan başlayan oda kaydının, 14.2.2001-22.6.2001 ve 24.12.2002- devam şeklinde Esnaf Sicil Kaydının bulunduğu 1983 yılından itibaren isteğe bağlı ve zorunlu sigortalı olarak prim ödediği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının Kuruma sunduğu 31.1.2006 günlü yaşlılık aylığı tahsis talep dilekçesi ekinde ibraz ettiği sigortalılık belgesinden 11.5.1982’de başlayan vergi kaydının 10.12.1986’da sona erip 13.10.1999’dan itibaren yeniden başlaması üzerine yasal kayıtlarının olmadığı 10.12.1986 ila 13.10.1999 tarihi arasındaki sürenin Bağ-Kur hizmeti olarak sayılmamasından kaynaklanmaktadır. 1479 sayılı Yasa’da geçmiş Bağ-kur hizmetlerinin tesbitine olanak tanıyan bir düzenleme yoktur. Ancak dava konusu olayda olduğu gibi, uyuşmazlık konusu dönemin önce kabul edilip sonra iptal edilmesi karşısında Bağ-Kur hizmetinin tesbitine değil, kurum işleminin iptalinin amaçlandığının kabulü gerekir. Yürürlükte olan yasal uygulamalar gereği, davacının bu dönemde yasal kayıtlarının bulunmaması nedeniyle Bağ-Kur’lu sayılmaması doğrudur. Ne var ki, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin primler Kurumca tahsil edilip uzun süre kullanılmış ise bu halde ortak davalı Kurumun yapmış olduğu iptal işleminde iyiniyetli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle öncelikle davacının 1997 yılından sonra özellikle 2001 yılında yapmış olduğu ödemelerinde geriye yönelik olarak, bu dönem yani 10.12.1986 ila 13.10.1999 tarihi arası süre yönünden prim alınıp alınmadığı bu ödemelerin uyuşmazlık konusu dönemi kapsayıp kapsamadığı açıkça kurumdan sorulmalı, alınacak yanıt ile bu sürenin priminin de tahsil edildiğinin anlaşılması halinde ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1.10.1997 gün 1997/10-578 Esas , 1997/ 758 sayılı Kararında da belirtildiği üzere davacının Sosyal Güvenlik Hukuku İlkeleri ve Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerinin alındığı bu dönemde de zorunlu sigortalı kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekirken bu yönde işlem yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.