Davacı, 1.8.1987-1.3.2000 tarihleri arasında zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı 1.8.1987-1.3.2000 tarihleri arasında SSK’na tabi çalışmalar dışında kalan sürelerde 2926 sayılı Yasa"ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan p. e. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Ş. Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının ihtilaf konusu dönemde 1.11.1986-31.7.1987 tarihleri arasında 270 gün 22.7.1989-21.11.1989 tarihleri arasında 119 gün, 16.2.1990-5.4.1990 tarihleri arasında 76 gün, 5.7.1990-6.9.1990 tarihleri arasında 48 gün, 25.5.1991-15.6.1991 tarihleri arasında 20 gün, 1.5.1992-31.7.1992 tarihleri arasında 42 gün, 20.6.1998-5.7.1998 tarihleri arasında 15 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı çalışmalarının bulunduğu,1992 yılından itibaren ziraat odasına kayıtlı olduğu , 1.1.1987 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği kooperatif kaydının olmadığı, zirai arazisinin bulunmadığı, davacının davalı Kuruma 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak çalıştığını, tarım Bağ-Kur sigortalı olmasının mümkün bulunmadığınıı 9.1.1995 tarihinde dilekçe ile bildirilmesi üzerine davalı Kurumca tescil tarihinde 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığı nedeniyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlangıçtan itibaren iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup gerek 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesi gerekse 2926 sayılı Yasa"nın 2. maddesine göre davacının aynı anda birden fazla sosyal Güvenlik kurumuna tabi olarak çalışması mümkün değildir. Çifte sigortalılık veya çakışan sigortalılık olarak adlandırılan böyle bir durumda önceden başlayıp devam eden sigortalılığa değer verilerek sorun çözüme kavuşturulmaktadır. Somut olayda davacının önceden başlayan sigortalılığı 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık olduğundan 1.1.1987 tarihli tescil işleminin davalı Kurumca iptaline ilişkin işlemi yerinde olduğundan ve 2926 sayılı Yasa"ya göre geriye doğru tescil mümkün bulunmadığından 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın başlatılabilmesi için doğrudan prim yatırılması veya aynı Yasa"nın 36. maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yoluyla prim kesintisi yapılması gerekmektedir.
Davacının SSK"na tabi sigortalılığının sona erdiği 31.7.1987 tarihinden sonra prim ödemesi ve tevkifatı bulunmadığından bu geçersiz tescile dayanılarak hak elde edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenlerle mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.