Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6900
Karar No: 2019/732
Karar Tarihi: 07.02.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/6900 Esas 2019/732 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/6900 E.  ,  2019/732 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    K A R A R
    A)Davacı İstemi:
    Dava, davalı işyerinde 01/10/1992 tarihinde çalıştığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı kurum; hizmet tespiti davalarının kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen araştırma yapılması gerektiğini, davacının dilekçesinde ücretle ilgili bir açıklama olmadığını, iş karşılığı ücretin olmamasının hizmet akdinin bulunmayacağını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ... tarafından cevap verilmediği, 22/11/2017 tarihli duruşmada zaptında alınan beyanında; davacının 1992 yılında yanında çalıştığını, ancak ne kadar süre çalıştığını hatırlamadığını, işyerinde yaptığı araştırmada davacının işe giriş bildirgesi ve dönem bordrolarına ilişkin evrakları bulduğunu, bunların birer suretini mahkemeye sunduğunu, dönem bordroları ve işe giriş bildirgesi düzenlediğini, ancak kurumda neden olmadığını bilmediğini beyan etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    ilk Derece Mahkemesince;“işe giriş bildirgesi bulunması nedeniyle hak düşürücü süre yönünden tespite engel bir durumun olmadığı, dosyada bulunan davalı kurum kayıtlarına göre davacının ihtilaflı dönemde başka işyerinden hizmet kaydının bulunmadığı, davalı kurumun davacının çalıştığına karine olan işe giriş bildirgesinin bulunmamasına rağmen dönem bordrolarının bulunmadığı gerekçesi ile hizmet süresinin işlemediğinin anlaşıldığı, ancak mahkememizce yapılan yargılamada davalının dönem bordrolarını, tahakkuk fişleri ile prim ödeme banka dekontlarını mahkemeye sunduğu, bu şekilde işe giriş bildirgesinin dönem bordroları ile desteklendiği ve yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle “Davacının Davasının KABULÜNE, ... sicil numaralı davacının, ... işyeri sicil numaralı işyerinde 01/10/1992 tarihinde 1 günlük çalışmasının olduğunun TESPİTİNE, ” karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili; hizmet tespiti davalarının kamuyu ilgilendiren davalar olduğunu, bu nedenle hassasiyetle incelenmesi gerektiğini, hak düşürücü süre olan 5 yıllık sürenin geçip geçmediğinin, davacıya ait çalışmalara ilişkin belgelerin kuruma verilip verilmediğinin hassasiyetle araştırılması gerektiğini, bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesince “Tüm dosya kapsamı, dosya içerisine sunulan davacının çalışmasına ilişkin ilk işe giriş bildirgesi, davalı ... tarafından sunulan dönem bordroları, tahakkuk fişleri ve prim ödeme banka dekontları birbirlerini desteklediğinden davacının davalı iş yerinde 01/10/1992 tarihinde bir günlük çalışmasının bulunduğu yönünde verilen yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir.” gerekçeleriyle “Davalı SGK"nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,” karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davalı Kurum vekili “Eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Bordro tanığı dinlenmemiş. İmza incelemesi yapılmamıştır. İşverenin kabul beyanına göre karar verilmiştir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 02/11/1973 doğumlu davacının, 01/10/1992 tarihinde 18 yaşında olduğu, 01/10/1992 tarihli işe giriş bildirgesinin, ... ünvanlı, ... sicil numaralı demir doğrama işyerinden15/10/1992 tarihinde Kuruma verildiği, ... ünvanlı,... mah. ...sok. ... adresindeki ...sicil numaralı demir doğrama işyerinin 02/05/1988-30/04/1994 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, 1992/1-2 dönem bordrosu verildiği, iki kişinin isminin olduğu ancak dinlenmedikleri, 1992/3. dönem bordrosunun Kurumda bulunmadığı, işveren tarafından kurum kaşesi olmayan kendinde kalan suretinin sunulduğu, davacının ismi ve 24 gün çalışması bulunduğu, ayrıca 1992/11. ay prim ödeme makbuzunun sunulduğu, davacının hizmet cetvelinde 1996/2. dönemde 4/a çalışmasının başladığı, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek, imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, sigorta sicil numarasının hangi yılın ve ilin serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, çalışmaya dair bilgisi olan yeter sayıda bordro tanığı dinlemek, dinlenen tanıkların hizmet cetvellerini Kurumdan getirtmek ve beyanlarının içeriğini sorgulamak, bordro tanıklarına ulaşılamaması halinde ,Kurumdan, Belediye"den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işyerleri işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtları SGK’dan getirtilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi