Davacılar, iş kazası sonucu malüliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 100.000.00 YTL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan A.H.D.D. Ltd.Şti. ile A.İ.K. Dan alınarak davacılara verilmesine, diğer davalı hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ile davalılardan A.H.D.D. Ltd. Şti. ve A.İ. K.vekillerince istenilmesi ve davalılardan A.H.D.D. Ltd. Şti. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.11.2007 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü Davalılardan A.H.D.D. Ltd.Şti. vekili Avukat B.U.U. Ile karşı taraf vekili Av.G.Ç.geldiler. Diğer davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre, davacılar ile temyiz eden davalılar A.H.D.D. Ltd. Şti ve A.İ. K.’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 11.07.2001 tarihinde meydana gelen iş kazasında yardıma muhtaç % 100 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi, eş ve çocuklarının ise manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece sigortalının hesaplanan maddi zararından Borçlar Kanunun 43.maddesi gereğince %30 oranında takdiri indirim yapılarak sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri düşüldükten sonra sigortalının maddi zararının sigorta tahsisleri ile karşılandığından maddi tazminat isteminin reddine, davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar ile davalılardan A.H.D.D. Ltd. Şti ve A.İ.K. Avukatları tarafından süresinde temyiz edilmiştir..
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, A.İ.K.’a ait işyerinde vinç operatörü olarak çalıştırıldığı, olay günü davalı Türkiye Ş. Fabrikaları A.Ş tarafından ihraç kaydıyla dava dışı E. Entegre Tarım Ürünleri San. ve Tic. AŞ’ne satılan şekerin davalı A.H.D.D. Ltd. Şti’ne ait K.N.D.gemisine geminin vinçleri kullanılmak suretiyle A.İ.K. Işyeri çalışanlarınca yüklenilmesi sırasında gemi vincinin milinin gemiye bağlantı noktasından kopması ile vincin bomunun düşerek vinci kullanmakta olan sigortalının oturduğu oturağa çarpması sonucu yardıma muhtaç% 100 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Mahkemece hükme esas alınan 18.04.2005 ve 04.03.2006 tarihli kusur bilirkişi raporlarında olayda A.H.D.D. Ltd. Şti’nin % 70, işveren A.İ.K.’ın %20, işçinin ise % 10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarında; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Olayın akışına, gerçekleşme biçimine, öncelikle tedbir almak sorumluluğunun asıl işveren olan A.İ.K.’a ait bulunmasına göre ağırlıklı kusurlu bulunanın kazalının işvereni olan A.İ.K. olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan. 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Mahkemece Borçlar Kanunun 43. maddesinin uygulanmasında da yanılgıya düşüldüğü görülmektedir.
Maddi tazminat davalarının yasal dayanaklarından birini oluşturan B.K."nun 43.Maddesi tazminatın belirlenmesinde, hakime, kimi görevler yanında, geniş bir takdir hakkı tanımıştır. Böylece gerçekçi ve adil bir sonuca ulaşmak amaçlanmıştır. Uygulamada, kabul edildiği üzere; maddi tazminat hesapları, bilinen bir takım doneler yanında, varsayımlara da yer vererek bir sonuca ulaşır. Gerçi, insan yaşamının kutsallığı, beden ve ruh sağlığının korunması ve bu alanda uğranılan zararların, hiç bir şekilde para ile karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülebilirse de, hukuk sisteminin başka bir giderim yöntemi öngörmemiş olması karşısında, zorunlu bu tür bir hesaplama yoluyla, zarara uğrayanın tatmini sağlanmaya çalışılmaktadır. İşte, hakim, bu tür davalarda, sonuca ulaşırken, hesaplamaya ilişkin, maddi unsurları, tarafların kusur durumlarını, sorumluluğa ilişkin temel hukuk ilke ve esasları yanında, tarafların, sosyal ve ekonomik koşullarını hep birden değerlendirmek zorundadır. Maddi tazminatın, hiç bir zaman zenginleştirme aracı olmadığı ve özendirici nitelik göstermemesi gereği göz ardı edilmemeli ve bu arada, sözü edilen tazminatın bir tarafın zararını karşılarken, diğer tarafın, ekonomik veya ticari hayattan silinmesini gerektirecek boyutlara ulaşması önlenmelidir. Bu nedenle, tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmalı, zararı ödemekle yükümlü işverenin iş hacmi, işletmesinin büyüklüğü, kaç işçi çalıştırdığı saptanmalı, tazminatın sonuçlarına katlanıp katlanamayacağı yönünde ön bilgiler toplanmalıdır. Kısaca, tazminat belirlenirken bunun toplumda yaratacağı olumsuz durumlar göz ardı edilmemeli ve toplumsal denge ve çıkarlar da korunmalıdır. Bu durumda hakim toplayacağı kanıtlar sonucu gerektiğinde B.K"nun 43.maddesinin kendisine verdiği yetkiyi kullanmak suretiyle, hakkani- yete uygun indirim yoluna gitmeli ve tazminat belirlenmenin gerçekçi niteliğini ortaya koymalıdır.
Öte yandan B.K"nun 43.maddesi gereğince yapılacak takdiri indirimin maddi tazminat talebinin reddine neden olmaması gerektiği diğer bir deyişle, zarar görenin maddi tazminatını ortadan kaldırır biçimde takdiri indirimin uygulanamayacağı da açıktır.
Hal böyle olunca da mahkemece maddi tazminatı ortadan kaldırır oranda takdiri indirim uygulanmak suretiyle, maddi zararın sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşıladığından bahisle maddi tazminatın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece, yukarıda ki bentlerde açıklanan maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar ile temyiz eden davalılar A.H.D.D.Ltd. Şti ve A.İ.K.’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ. Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı ile davalılardan A. H.D.D. Ltd. Şti. yararına takdir edilen 500.00 YTL. duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.11.2007gününde oybirliğiyle karar verildi.