Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/365
Karar No: 2020/3096
Karar Tarihi: 30.09.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2020/365 Esas 2020/3096 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2020/365 E.  ,  2020/3096 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 31/03/2015 gününde verilen dilekçe ile 6183 sayılı Kanun"dan kaynaklanan menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07/12/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, 6183 sayılı Kanun’dan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne ve davalı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dışı.... Ltd. Şti’nin vergi borcu nedeniyle, davalı ... tarafından anılan şirket aleyhine 6183 sayılı Kanun gereğince takip başlatıldığını ve şirketin ortağı olduğu iddiası ile de müvekkiline 38 adet ödeme emri tebliğ edildiğini, müvekkilinin şirketin ortağı olmadığını, ödeme emirlerinin usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu belirterek müvekkilinin 38 adet ödeme emri nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve ödeme emirlerinin iptalini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, dava dışı şirketin ortağı olan ...’e ait olan (1) payın, aktif ve pasifi ile birlikte 19/04/2011 tarihli ve 23 sayılı ortaklar kurulu kararı ile davacıya devrine karar verildiği, davacı ile dava dışı ... arasında Samsun 3. Noterliğinin 09/05/2011 tarihli ve 09813 yevmiye sayılı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesinin imzalandığı, limited şirketlerde her bir ortağın üstlendiği esas sermaye payı ve bilgilerin ticaret sicilinde tescil ve ilan zorunluluğunun bulunduğu, tescil ve ilan edilmeyen hususların 3. şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağı, davacı tarafından dosyaya sunulan ... Ticaret ve Sanayi Odasının 18/09/2013 tarihli yazısına göre de davacının şirket ortağı olmadığı, 3. Şahıs konumundaki davalı idarenin yapılan devir ilan edilinceye kadar davacıya şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri tanzim etmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 38 adet ödeme emri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinde, dava dışı.... ve San. Ltd. Şti’nin ortağı olan ...’e ait (1) payın, aktif ve pasifi ile birlikte 19/04/2011 tarihli ve 23 sayılı ortaklar kurulu kararı ile davacıya devrine oy birliği ile karar verildiği, ardından dava dışı ... ile davacı arasında Samsun 3. Noterliğinin 09/05/2011 tarihli ve 09813 yevmiye sayılı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesinin imzalandığı, ancak bu devrin ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilmediği anlaşılmaktadır.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35. maddesi “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 4/6/2008-5766/3 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur” şeklinde düzenlenmiştir.
    Limited şirketlerde pay devri usulü ise 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 595. maddesinde düzenlenmiş olup anılan hüküm “(1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir. (2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur” şeklindedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere limited şirketlerde esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onanması ile ortaklar genel kurulunun devre onay vermesi şart olup devir bu onayla geçerli olur. Dolayısıyla şirket ortaklığının devri için tescil ve ilan zorunlu mahiyette olmayıp yalnızca açıklayıcı niteliktedir. Nitekim aynı kanunun 598. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur” şeklinde düzenleme yapılarak pay devrine ilişkin tescil işleminin iyiniyetli kişilerin güvenini korumaya yönelik olduğu vurgulanmış ve tescile kurucu bir nitelik yüklenmemiştir.
    Somut olayda davacının, dava dışı ... Ltd. Şti’nin ortağı olan ...’e ait (1) payı devralmasına ortaklar kurulu tarafından onay verilmiş ve davacı tarafından da noter huzurunda limited şirket pay devri sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı aleyhine takibin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesine göre geçerli bir pay devri sözleşmesi mevcuttur. Pay devrinin tescili ve ilanı devrin kurucu unsuru niteliğinde olmayıp açıklayıcı mahiyettedir.
    Şu halde mahkemenin, pay devrinin ticaret siciline tescili ve ticaret sicil gazetesinde ilanı yapılıncaya kadar davacının şirket ortağı olmayacağına ve adına ödeme emri düzenlenemeyeceğine yönelik tespiti yukarıda anılan kanun maddelerine aykırıdır. Davacı aleyhine başlatılan takip tarihi itibarıyla geçerli olan hisse devrinin vergi dairesi tarafından öğrenilmesi üzerine şirketin amme borçlarından dolayı davacı aleyhine takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte, 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre limited şirket ortağının, şirketin amme borçlarından dolayı sorumlu olabilmesi için borcun şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekir. Dosya kapsamında şirket aleyhine başlatılan takibe ilişkin yalnızca ödeme emirleri, haciz varakaları ve şirkete ait araçların sorgusuna ilişkin belgeler bulunmakta olup anılan belgeler şirketin amme borcunu ödeme kabiliyeti olup olmadığının tespiti bakımından yeterli değildir.
    Hal böyle olunca, mahkemece, davacı aleyhine takibin başlatıldığı tarih itibarıyla geçerli bir limited şirket pay devri mevcut olduğundan, davacının, dava dışı şirketin amme borçları nedeniyle sorumlu olduğunun kabulü ile 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi gereğince dava dışı şirket aleyhine başlatılan takibin akıbeti araştırılarak şirketin amme borcunu kısmen veya tamamen ödeme gücünün bulunup bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine 30/09/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi