Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20.10.1997-4.3.2003 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 8.maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilen nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Hüküm, temyiz eden davalı SSK vekilinin yüzüne karşı 23.11.2006 tarihinde tefhim edilmiş, temyiz ise 29.12.2006 tarihinde vuku bulmuştur. Bu durumda 8 günlük temyiz süresinin fazlasıyla geçtiği anlaşılmaktadır.
1.6.1990 tarih ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da dikkate alınarak temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı SSK vekilinin temyiz dilekçesinin yasal temyiz süresinin geçirilmesi nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, davalıya ait işyerinde 20.10.1997-4.2.2003 tarihleri arasında aralıksız çalıştığının tesbitini istemiştir.
Mahkeme yazılı gerekçelerle istemin reddine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 728037 işyeri nolu davalı A.H.S.Y.-A. Ç. işyerine 20.10.1997 tarihli işe giriş bildirgesi ile girdiği, 20.10.1997- 31.3.1999 tarihleri arasındaki çalışmalarının eksiksiz bildirildiği, 9.11.1999 tarihinde 21050016 sayılı işyerinde 1 gün, 21053518 sayılı işyerinde de 3.12.1999-31.12.1999 tarihleri arasında 27 günlük çalışmalarının olduğu, 14.1.2000 tarihinde tekrar A.H.S Yatçılık işyerine girişi yapılarak 30.10.2001 tarihine kadar aralıksız çalışdığı, 1.11.2001 tarihinde yine aynı işverene ait olan 210.52208 sayılı A.H.S. Y. T. Müşavirliği Ticaret Limited Şirketi işyerine girişi yapılarak 1.11.2001-1.3.2002 tarihleri arasında çalışmalarının eksiksiz bildirildiği anlaşılmaktadır.
Sorun, davalı işyerinde aralıksız çalıştığının ileri süren davacının işyerinden çıkışının yapıldiği 31.3.1999 tarihi ile tekrar girişinin yapıldığı 14.1.2000 tarihleri arasındaki süre üzerinde toplanmakta olup, mahkemenin bu dönem yönünden yetersiz araştırma ile sonuca gittiği, davacının 21050016 sayılı işyerinde 9.11.1999 tarihindeki çalışması ile 21053518 sayılı işyerindeki 3.12.1999-31.12.1999 tarihleri arasındaki çalışmalarına ilişkin belgeleri, giriş bildirgelerini, prim bordrolarını Kurumdan getirterek incelemediği, işyerleri ile ilgili bilgileri Kurumdan sormadığı, Ticaret Sicil memurluğundan bu işyerlerininde davalı işverene ait olup olmadığı, işyerleri arasında irtibat bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, bu işyerleri başka işverenlere ait olsa dahi işyerinden çıkışının gösterildiği 31.3.1999 tarihinden başka işyerine girişi olan 9.11.1999 tarihine kadar olan 7 ay 8 günlük süre ile 31.12.1999- 14.1.2000 tarihine kadar olan 14 günlük sürelerin tesbitinde davacının hukuki yararının bulunduğu göz ardı edilerek deliller usulünce toplanmaksızın sonuca gidildiği ortadadır.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesi olan bu tür davalarda çalışmalarla ilgili tüm belgeler getirtilmeli, işyerleri hakkında araştırma yapılmalı, çalışmaa iddiasının gerçeğe uygunluğu araştırılmalı, çalışma olgusu, her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, sürekli mi ya da kesintili mi oldugu yolunda davalı işyerinde dava konusu dönemlerde davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlarda yer alan tanıklar dinlenilmeli, gerektiğinde davalı işyerine komşu işyerlerinin kayıtlarında bulunan çalışanlarının beyanlarına başvurulmalı, tarafların göstereceği delillere bağlı kalınmamalı, davanın niteliği gereği delillerin re"sen de toplanabileceği gözönünde bulundurulmalı, çalışma olgusu şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun hizmet tesbitine ilişkin 2004/21-479-578, 2005/21-60-69, 2005/21-495-582 sayılı kararları ile aynı konudaki kararları dikkate alınmalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.