Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1014
Karar No: 2012/3473
Karar Tarihi: 06.03.2012

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2011/1014 Esas 2012/3473 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2011/1014 E.  ,  2012/3473 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 10/05/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/11/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 06/03/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    (M) (M)
    KARŞI OY YAZISI
    Davaya konu olan olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi’sinin 25 Nisan 2010 pazar günlü 94. birleşiminde geçen “sataşmalara ilişkin konuşmalar” sırasında ... Milletvekili ...’ın, ... Milletvekili ...’ın mensubu bulunduğu eski hükümete sataşması nedeniyle konuşması sırasında davalının sarfettiği sözler nedeniyle açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    25/04/2010 günlü 94. birleşiminde ... Milletvekili ...’ın Bankalarla ilgili konuşması sırasında tarihler vererek o tarihte iktidar olan M.H.P’yi suçlamıştır. O dönemin bakanı olan ... söz alarak 1997 yılından itibaren bankaların Anayasa Mahkemesince Bankalar Kanunu’nun iptalinden sonra çok miktarda kurulduğunu, bu bankalardan bazılarının devleti hortumladıklarını, M.H.P’nin koalisyon ortağı olduğu 57. hükümetin Bankacılık Devlet Denetleme Kurulu’nu kurduğunu, yasal düzenlemeler getirdiğini ve hortumlanan paraların büyük bir kısmının geri alındığını, konuşmacı ...’ın genç olup, belki bunları hatırlamayacağını bildirmesi ve eğer bir iddiası varsa ispat etmesini istemesi üzerine yaşanan gerginlikte davalı milletvekilinin “şeref yoksunu ilan ediyoruz, şeref yoksunu”, “çıkarıp göstermezseniz şeref yoksunusunuz, şerefsizsiniz” şeklinde sözler sarfettiği, sonrasında şerefsiz kelimesinin “iddiaları ispat etmezseniz” şeklinde değiştirdiği, iddiaların mahkeme kararlarıyla ispat edilmesini istediği, mahkemece getirtilip incelenen tutanaklardan anlaşılmıştır.
    Davalı milletvekili bu sözleri sarfederken bir partinin ya da bir kişinin ismini bildirmemiştir. “Hortumculuk” suçlaması üzerine suçlayanları ispata davet etmiş ve ispat edilmemesi halinde “şeref yoksunu ilan edeceğini bildirmiştir. Bu durumda bir AKP milletvekili olan davacıyı kastettiği anlaşılamadığından öncelikle davacı yönünden matufiyet unsuru gerçekleşmemiştir.
    Davalı milletvekilinin sözleri konuşmacı ..."a söylendiği kabul edilse dahi bu sözlerin davacı milletvekilini kapsadığı da kabul edilemez. Yansıma yoluyla davacının dava hakkının bulunduğu da kabul edilemez. Manevi tazminat istemi ancak doğrudan doğruya zarar görene aittir. Konuşmada isim belirtilmemiştir. Şu durumda sözlerin davacıya doğrudan yönelik olmadığı kabul edilmeli bu nedenle de davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
    Kabule göre de; incelenen dava dosyasından davalı aleyhine bu sebebe dayalı olarak sadece ... Adliyesinde çok sayıda AKP milletvekili tarafından tazminat davası açıldığı, davalı vekilinin dosyaların birleştirilmesi talebinin reddedilerek müstakilen karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Dairemizce incelenen ve aynı gün karara bağlanan 10 adet dava dosyasında farklı miktarların karar altına alındığı “örnek 1.500 TL, 3.000 TL, 2.000 TL, 4.000 TL. gibi) hepsinin de onandığı düşünüldüğünde tazminat miktarlarının tutarsız” olduğu manevi tazminatın anlam ve işlevini ortaya koymaktan uzak olduğu, izah edilemediği ortadadır. Bu durumda tüm AKP milletvekillerinin dava açtığı düşünüldüğünde davalının tazminat nedeniyle yıkımına neden olacağı gerçeği karşısında açılan davaların birleştirilerek karara bağlanmasının hak ve adalete daha uygun olacağı görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun onama kararına katılmıyoruz. 06/03/2012

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi