Esas No: 2018/1162
Karar No: 2018/4745
Karar Tarihi: 08.03.2018
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/1162 Esas 2018/4745 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ...’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 3.600 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Erbaa Sulh Ceza Mahkemesinin 27/04/2006 tarihli ve 2006/92 esas, 2006/212 sayılı kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09/04/2009 tarihli ve 2007/10063 esas, 2009/4173 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesinden sonra infazını müteakip, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine dair aynı Mahkemenin 09/01/2017 tarihli aynı sayılı ek kararına vâki itirazın reddine ilişkin mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 23/01/2018 gün ve 94660652-105-60-8085-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/02/2018 gün ve 2018/8365 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı tehdit suçunun, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usûl hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddî hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, sanık hakkında hükmedilen adlî para cezası infaz edilmiş olsa da, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usûllere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1, 50 ve 52 maddeleri uyarınca 3.600 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Erbaa Sulh Ceza Mahkemesinin 27/04/2006 tarihli ve 2006/92 esas, 2006/212 sayılı kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 09/04/2009 tarihli ve 2007/10063 esas, 2009/4173 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesinden sonra infazını müteakip, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine dair aynı Mahkemenin 09/01/2017 tarihli aynı sayılı ek kararına vâki itirazın reddine ilişkin mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş sayılı kararının, sanığın üzerine atılı tehdit suçunun, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi gereğince uzlaşma kapsamına alındığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usûl hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddî hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, sanık hakkında hükmedilen adlî para cezası infaz edilmiş olsa da, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usûllere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında, TCK"nın 106/1, 50 ve 52 maddeleri uyarınca hükmolunan 3.600 Türk lirası adli para cezasının yerine getirilmesi karşısında; hükmün infazından sonra 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin 3. alt bendi gereğince, anılan suçun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle uzlaştırma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve buna bağlı olarak itirazın reddine ilişkin mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."şeklinde düzenleme karşsında, kesinleşen hükümlerde de uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06/12/2016 tarihli, 2014/13-194 Esas ve 2016/466 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK"nın ""zaman bakımından uygulama"" başlığını taşıyan 7. maddesinin 2. fıkrasındaki ""suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanıp, infaz olunacağına""na dair düzenleme ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun ""Mahkûmiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında duraksama başlığını"" taşıyan 98/1. maddesinde ""Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir."" amir hükmü uyarınca, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir.Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık(madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile "ibaresi madde metninden çıkırılmış, aynı fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz"şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.
6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35 inci maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 253 ve 254 üncü maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde sanığa yükletilen TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarihli, 2008/11-250 esas ve 2009/13 karar sayılı ilamında; "5728 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi hükmü, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin istikrar kazanmış kararları ile kurumun karma niteliği nazara alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kesinleşmiş infaz edilmekte olan ve hukuki yararı bulunması koşuluyla infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği" belirtilmiştir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında, emniyet teşkilatını alenen aşağılama ve tehdit suçlarından kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde sanığın emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçundan TCK’nın 301/2, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 3.600 Türk lirası, tehdit suçundan ise TCK’nın 106/1, 50 ve 52. maddeleri gereğince 3.600 Türk lirası adli para cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 09.04.2009 tarihli ve 2007/10063 esas, 2009/4173 sayılı kararıyla, tehdit suçundan kurulan hükmün onanmasına, emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçundan kurulan hükmün ise, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5759 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 301. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu suçtan dolayı soruşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlanmış olup, niteliği itibariyle maddi ceza hukuku yönünden lehe sonuç doğuracağından, anılan fıkra uyarınca gerekli izin istendikten sonra yargılamaya devamla sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bu suçtan Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmemesi nedeniyle 05.05.2010 tarihinde kamu davasının düşmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, tehdit suçundan hükmolunan cezanın kesinleştirilip infaza verildiği, anılan cezanın 14.08.2009 tarihinde yerine getirildiği, sanık ..."un 05.01.2017 tarihli dilekçesiyle tehdit suçundan verilen ceza nedeniyle 671 sayılı KHK"dan faydalanamadığını, bu cezanın uzlaştırmaya girmesi halinde mükerrirlik halinin ortadan kalkacağını ve tahliye olacağını belirtilerek talepte bulunduğu, talebin Erbaa Sulh Ceza Mahkemesinin 09/01/2017 tarihli ek kararıyla cezanın yerine getirilmiş olması nedeniyle reddedildiği, ek karara sanık tarafından yapılan itirazın ise mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
İncelemeye konu dosyada çözülmesi gereken sorun, sanığa yükletilen ve uzlaştırma kapsamında bulunan suça ilişkin cezanın infaz edilmesi durumunda, uzlaştırma yapılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Ayrıntıları yukarıda hukuksal değerlendirme kısmında açıklandığı üzere; uzlaştırma kurumu, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki düzenleme de nazara alınarak kesinleşen ve infaz edilmekte olan hükümlerde de uygulanabilecek ve bu husus infaz aşamasında gözetilebilecektir. Yerine getirilen hükümler yönünden ise, uzlaştırma sanığın hukuki yararının bulunması koşuluyla uygulanabilecektir.
Sanık incelemeye konu suç nedeniyle hakkında tekerrrür hükümlerinin uygulandığını, 671 sayılı KHK"dan faydalanamadığını, bu cezanın uzlaştırmaya girmesi halinde mükerrirlik halinin ortadan kalkacağını belirtmiştir. Sanığın talebine konu suç yönünden mahkemece uzlaştırma uygulanıp, uzlaşma gerçekleştiği takdirde, CMK"nın 254/2. maddesi gereğince, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine, edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde ise, sanık hakkında, CMK"nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilecektir. Her iki durumda da, tehdit suçundan kurulan hüküm kendisinden sonra işlenen suçlar bakımından tekerrüre esas olma özelliğini yitirecek, koşulları varsa sanığın başkaca hükümlülükleri sonraki suçlar için tekerrüre esas alınabilecektir. Bu durumda tehdit suçu yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanmasında sanığın hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu açıklamalar karşısında; sanığın uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasına yönelik talebinin cezanın yerine getirilmiş olması nedeniyle reddine dair Erbaa Sulh Ceza Mahkemesinin 09/01/2017 tarihli ek kararında ve bu ek karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Tokat Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2017 tarihli ve 2017/107 Değişik İş ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 08/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.