17. Hukuk Dairesi 2016/6326 E. , 2017/8711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı ...Ş. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacı ... ile ölen eşi ..."ın yolcu olduğu otobüse çarpmasıyla ölümlü ve yaralanmalı kaza meydana geldiğini, davacıların eşi/ babası olan ..."ın ölümü nedeniyle davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, ayrıca davacı ..."in ağır yaralanması nedeniyle maluliyete uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000,00 TL. destek tazminatı ve davacı ..."in yaralanmasından dolayı 10.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 26.05.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, destek tazminatı taleplerini davacı ... için 84.990,42 TL. ve ... için 10.550,65 TL"ye, davacı ... için maluliyet tazminatı taleplerini 63.789,19 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, kazaya sebep olduğu iddia olunan araca ilişkin olarak şirketleri nezdinde poliçe tespit edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; yargılama sırasında gider avansının verilen kesin süre içerisinde karşılanmamış olması nedeni ile HMK"nun 114/g maddesi gereğince, dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz"in 23.12.2013 tarih ve 2012/15704 Esas- 2013/18190 Karar sayılı ilamı ile; "davanın 1086 sayılı HUMK döneminde açıldığı, bu tarih itibariyle gider avansı alınmasına yönelik bir düzenlemenin mevcut olmadığı, 6100 sayılı HMK hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal
yürürlüğe gireceği; ancak kanunla açıkça bir istisna getirilmediğinden dava şartı olarak düzenlenen gider avansının alınması kuralının derdest davalarda da uygulanmasının gerekeceği, gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı, mahkemenin sonradan bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği, gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde davanın usulden reddedileceği, HMK"nun 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınmasının gerektiği, delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinde ayrılması ve delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almamasının zorunlu olduğu, somut olayda mahkemece eksik gider avansının ikmal edilmesi için davacıya iki haftalık kesin süre verilmiş olmasına rağmen talep edilen giderlere nelerin dahil olduğu, bu giderler içinde delil ikamesine yönelik gider olup olmadığı ve miktarının belirtilmediği, gider avansı dava şartı iken, delil ikamesi avansının dava şartı olarak nitelendirilemeyeceği, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmamasının dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine neden teşkil etmeyeceği, belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmayan tarafın dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı, davacının Adli Tıp Kurumu"na sevki sağlandığı halde eksik belge nedeniyle rapor düzenlenemeyeceğinin bildirilmesi karşısında, eksik belge ile rapor düzenlenmesine mahkemenin sebep olduğu ve daha sonradan masrafların karşılandığı göz önünde bulundurularak yargılamaya devam etmek yerine, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 73.133,20 TL. ve ... için 10.550,65 TL. destekten yoksun kalma tazminatının yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, her bir davacı için tazminatların 10.000,00 TL"lik kısmına davalı sigortacı için dava ve diğer davalı için kaza tarihinden itibaren, bakiye kısımlarına ise ıslah tarihinden faiz işletilmesine, davacı ... için hükmedilen tazminat yönünden davalı... A.Ş"nin poliçe limiti ile (önceki ödemelerin mahsubu ile 15.478,20 TL.) sınırlı olmak üzere ve yine davacı ... için hükmedilen tazminat yönünden davalı ...Ş"nin poliçe limiti ile (30.000,00 TL.) sınırlı biçimde sorumlu tutulmasına; davacı
... için maluliyet ve geçici işgöremezlik tazminatı olarak toplam 63.789,19 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, tazminatın 10.000,00 TL"lik kısmına davalı sigortacı için dava ve diğer davalı için kaza tarihinden itibaren, bakiye kısmına ise ıslah tarihinden faiz işletilmesine, davalı ...Ş"nin poliçe limiti ile (30.000,00 TL.) sınırlı biçimde sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı ve kaza sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK"nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK"nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK"nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı ..."nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK"nun 60. ve 2918 sayılı ..."nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK"nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun"un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür(HGK"nun 05.06.2015 tarih 2014/17-2198, 2015/1495 sayılı kararı).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıların desteği ... ölmüş ve davacı ... ile birlikte yedi kişi de yaralanmış olup, davacı ..."in yaralanması kalıcı işgöremezliğe yol açacak boyutta olmuştur. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK"ya göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Davaya konu trafik kazası 16.08.2003 tarihinde meydana gelmiş, maddi tazminat istemini içeren dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kısmi dava biçiminde, 05.02.2008 tarihinde (süresinde) açılmıştır. Yargılama sırasında davacı taraf, 26.05.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı talebini 84.990,42 TL"ye, maluliyet tazminatı talebini 63.789,19 TL"ye ve davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı talebini 10.550,65 TL"ye yükseltmiş; davalı ...Ş. vekili tarafından yasal sürede, ıslah edilen kısma ilişkin olarak zamanaşımı def"i ileri sürülmüştür.
Bu durumda mahkemece; kaza tarihi ile ıslahın yapıldığı tarih arasında, davaya konu olay bakımından uygulanması gereken 10 yıllık ceza zamanaşımı süresinin geçtiği, davalı ...Ş. vekilinin, süresinde zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü gözetilerek, bu davalı yönünden ıslah edilen kısım için davacı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı, ... İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nda değerlendirilmiş ve ... İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas- 2016/1 Karar sayılı kararı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E.- 1948/3 K. sayılı YİBK"nın değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir. Buna göre; mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilerek karar verilmesi gerekirken, bozmadan sonra ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, kazayı yapan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı ...Ş"nin ölüm halinde kişi başına teminat limitinin 30.000,00 TL. olduğu, bu limitin ölen kişiye ilişkin olduğu ve ölüm olayı nedeniyle zarar gören kişi sayısı ile ilgili olmadığı; aynı ölüm olayı nedeniyle birden çok kişinin zarar gördüğü durumda, poliçedeki teminat limitini aşmayacak biçimde garameten paylaştırma yapılması gerektiği gözetilmeden, kazada ölen ..."ın eşi ve çocuğu olan davacılar için, 30.000,00 TL"lik tek limitle sınırlı biçimde davalı sigortacının sorumluluğuna karar vermek yerine, her bir davacı için ayrı ayrı 30.000,00 TL. limit dahilinde davalı sigortacının sorumlu tutulmasına karar verilmesi de hatalıdır.
Yine, poliçe limitiyle sınırlı biçimde sorumlu olan davalı ..., davacılar desteğinin ölümü nedeniyle 30.000,00 TL. ve davacı ..."in maluliyeti nedeniyle 30.000,00 TL. ile sınırlı olarak zarardan sorumlu olup, yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumludur. Zarar miktarının limiti geçmesi halinde sigortacı aleyhine hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil, sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olduğu gözetilerek, poliçedeki limiti oranında yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken; davalı sigortacının, yargılama giderlerinin tamamından diğer davalıyla birlikte müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi de hatalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...Ş."ye geri verilmesine 9.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.