4. Ceza Dairesi 2018/1166 E. , 2018/4742 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 106/2-a, 43/2, 29, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli ve 2016/1099 esas, 2017/93 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 08/01/2018 gün ve 94660652-105-01-11498-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/01/2018 gün ve 2018/8035 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1- Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15/04/2016 tarihli iddianamede, sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmadığı halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesinde yer alan, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenlemeye aykırı olacak şekilde ve iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan mahkûmiyet kararı verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15/04/2016 tarihli iddianame ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun"un 58. maddesinin uygulanması talebinde bulunulmasına rağmen, anılan maddenin uygulanmaması karşısında, uygulanmama gerekçesinin karar yerinde tartışılmamasında,
isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 106/2-a, 43/2, 29, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli ve 2016/1099 esas, 2017/93 sayılı kararının,
1-Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15/04/2016 tarihli iddianamede, sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmadığı halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesinde yer alan, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenlemeye aykırı olacak şekilde ve iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun"un 106/2-a. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan mahkûmiyet kararı verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15/04/2016 tarihli iddianame ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun"un 58. maddesinin uygulanması talebinde bulunulmasına rağmen, anılan maddenin uygulanmaması karşısında, uygulanmama gerekçesinin karar yerinde tartışılmamasında,
isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık sanık ... hakkında tehdit suçundan açılmış bir dava bulunup bulunmadığının ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK"nın 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan yasal düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuksal çözüme kavuşturacaktır.
5237 sayılı TCK"nın “suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinde;
"(1) Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez.
(2) Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.
(3) Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.
(4) Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz. Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.
(5) Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.
(6) Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.
(7) Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir.
(8) Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır.
(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir. ” hükmüne yer verilmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejiminin, yalnızca hapis cezalarına ilişkin olduğu ve aynı Kanunun adli para cezalarının infaz yöntemini gösteren 106. maddesinde de mükerrirlikle ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 15/04/2016 tarihli 2016/24680 soruşturma, 2016/9564 esas ve 2016/7724 sayılı iddianamesiyle, 18/03/2016 gerçekleştirdiği ve iddianamede özetle "şüphelinin meskun mahalde havaya doğru ateş ederek genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçunu işlediği" biçiminde tanımlanan eylemi nedeniyle kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama neticesinde Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/09/2016 tarihli ve 2016/483 esas, 2016/630 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 170/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, anılan karara karşı sanık tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, kararın, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi"nin 08.11.2016 tarihli ve 2016/38 esas, 2016/30 sayılı kararıyla tanığın farklılık gösteren anlatımlarının hangisine üstünlük tanındığının tartışılmaması gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararına uyulduğu, Yerel Mahkeme tarafından sanığa TCK"nın 106/2-a ve 43. maddeleri uyarınca ek savunma hakkı verildiği, yargılama sonucunda Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli ve 2016/1099 esas, 2017/93 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 106/2-a, 43/2, 29, 62, CMK"nın 307/son ve TCK"nın 50/1-a maddeleri uyarınca neticeten 3000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
1-Bir numaralı bozma nedeni yönünden;
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 15/04/2016 tarihli ve 2016/24680 soruşturma, 2016/9564 esas ve 2016/7724 sayılı iddianamesiyle, sanık ... hakkında silahla tehdit suçundan açılmış davanın bulunmaması, CMK"nın 225. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın silahla tehdit suçundan mahkumiyetine dair Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli ve 2016/1099 esas, 2017/93 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
2-İki numaralı bozma nedeni yönünden;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejiminin, yalnızca hapis cezalarına ilişkin olduğu ve aynı Kanunun adli para cezalarının infaz yöntemini gösteren 106. maddesinde de mükerrirlikle ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Belirtilen yasal hükümler birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece hükmolunan adli para cezasının türü itibariyle sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de kanun yararına bozma talebinde yer alan iki numaralı istemin reddine karar verilmesinin gerektiği anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriğinde yer alan "2(iki)" numaralı bozma nedeni yerinde görülmediğinden, bozma isteminin, bu neden yönünden CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriğinde yer alan 1(bir) numaralı bozma nedeni yerinde görüldüğünden, sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan, Adana 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli ve 2016/1099 esas, 2017/93 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümdeki hukuka aykırılık, yeniden yargılama yapmayı gerektirmekle, anılan Kanun maddesi gereğince bozma kararı doğrultusunda, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine, 08/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.