Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/1010
Karar No: 2021/1232
Karar Tarihi: 14.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/1010 Esas 2021/1232 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/1010 E.  ,  2021/1232 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adana 4. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2009 yılından iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği 07.01.2013 tarihine kadar davalı işyerinde elektrik tesisatı işinde haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını, davalının sık sık şehir dışından iş alması sebebiyle müvekkilinin işe daha erken başlayıp daha geç çıktığını, yıllık izinleri kullandırılmadığı gibi hafta tatili ve fazla çalışma ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesini haksız fesheden davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının çalışma koşullarını kendisinin ayarladığını, ayrıca çalışma süresi içerisinde çıraklık-ustalık belgesi almak için halk eğitim merkezine kayıt yaptırdığı dönemde günlük 1-2 saat çalışması olduğunu, uzun bir sürede çocuk tedavisi için hastaneye gidip geldiğini, eğitim ve tedavi nedeniyle normal mesai saatlerini bile tamamlamayan davacının fazla çalışma yapmadığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışmadığını, yıllık izinlerinin kullandırıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Adana 4. İş Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2013/753 E., 2015/996 K. sayılı kararı ile; davacının davalı işyerinde 10.11.2009-05.01.2013 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesini haklı nedenle fesheden davacının talep ettiği alacaklarının ödendiğine ilişkin delil bulunmadığı, alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Adana 4. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince 15.02.2018 tarihli ve 2017/20544 E., 2018/3780 K. sayılı kararı ile; (1). bentte davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; “2-….Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporuna göre, davacı tanık beyanları değerlendirilerek davacının haftanın altı günü 08:00-20:00 saatleri arası günlük bir buçuk saat ara dinlenme ile çalışarak haftalık on sekiz saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir.
    Fazla mesai alacağı konusunda yapılan işin niteliği ve taraf tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; dosyada fazla çalışma olgusunun ispatına yönelik olarak beyanları esas alınan davacı tanıklarının davacı ile menfaat birliği içinde oldukları ve yalnızca bu tanıkların beyanlarına itibar edilmesinin isabetli olmadığı, ancak dosya kapsamında dinlenen davalı tanık beyanlarına göre davacının haftada dokuz saat fazla mesai yaptığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca dava konusu fazla mesai alacağı haftada dokuz saat fazla mesai yapıldığı kabulü ile hesaplanmalı ve hüküm altına alınmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Adana 4. İş Mahkemesinin 11.07.2018 tarihli ve 2018/190 E., 2018/716 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 257. maddesi ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 247. maddesinin daraltıldığı, yeminsiz dinlenecek tanıklara ilişkin maddenin gerekçesi HUMK’un 247. maddesinin 1. ve 2. bentlerinde gösterilenlerin dışındaki yer alan, diğer yeminsiz dinlenecek tanıkların bir kısmının esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hâlde bu haklarını kullanmadıklarında, bir kısmının ise menfaat ilişkilerinden dolayı yeminsiz dinlenmelerinin iyi niyet kuralları ve doğru söyleme mükellefiyeti ile bağdaşmaz nitelikte olduğu, HMK’nın gerekçesi ve amacı ile iyi niyet kuralları ve doğru söyleme mükellefiyeti dikkate alındığında davacı tanıklarının sırf davalarının olması nedeniyle yalan söyledikleri sonucuna varılamayacağı, davalının belge sunmadığı dönemler yönünden davacı tanık beyanlarına göre karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan davacı tanıkları hakkında yalan tanıklık suçundan soruşturma başlatıldığına ilişkin delil olmadığı, kaldı ki davacı tanıklarının daha önce işyerinde çalıştıklarından çalışma koşullarını bilen kişiler olduğu, tanıklık yaptıkları dönemde işyerinde çalışmadıklarından herhangi bir baskı altında kalmadan ya da kalma endişesi taşımadan beyanda bulundukları kanaati ile davalı tanıklarından ziyade davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, davalı tanıklarının beyanlarının alındığı tarihte işyerinde çalıştıkları ve işveren baskısı endişesi taşımaları kaçınılmaz olduğundan beyanlarına itibar edilmediği, dosya içerisinde davacının fazla çalışma yapmadığına ilişkin imzalı puantaj veya giriş-çıkış çizelgesi bulunmadığı gibi, fazla çalışma ücretlerinin ödendiğini gösterir işçinin imzasını taşıyan bordroda sunulmadığı, bu durumda davacının haftanın 6 günü günlük 12 saatlik çalışmadan 1,5 saat ara dinlenmesi düşüldüğünde günlük mesaisinin 10,5 saat olup haftada toplam 63 saat olduğu ve haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığının kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacı tanıklarının, davacı ile menfaat birlikteliği içerisinde bulunup bulunmadıkları ve beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre fazla çalışma ücretinin davacı tanıklarının beyanlarına göre belirlenen haftalık 18 saat üzerinden mi yoksa davalı tanıklarının beyanlarına göre belirlenen haftalık 9 saat üzerinden mi hesaplanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. 4857 sayılı İş Kanunu"nun (İş Kanunu) 63. maddesine göre;
    "Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.). Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.
    Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu hâlde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir (Ek cümle: 6/5/2016-6715/3 md.). Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz; denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.
    Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir ".
    13. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 63 ve devamı maddelerinde çalışma süresi düzenlenmiş olmakla birlikte "çalışma süresi"nin tanımı yapılmamıştır. Ancak 63. maddenin son fıkrası uyarınca 06.04.2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinde yer alan, "Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. İş Kanununun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden sayılır. Aynı Kanunun 68 inci maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise, çalışma süresinden sayılmaz." şeklindeki düzenleme ile çalışma süresinden ne anlaşılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
    14. O hâlde işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği "fiili çalışma süresi" ile Kanunun 66. maddesi uyarınca çalıştırıldığı işte fiilen geçmemiş olsa bile çalışılmış gibi sayılan hâller de "farazi çalışma süresi" olarak çalışma süresine dâhil edilmelidir.
    15. Yine İş Kanunu’nun 63. maddesi haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğunu hükme bağlamıştır.
    16. Fazla çalışma ise 4857 sayılı İş Kanunu 41 ilâ 43. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasına göre, "Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hâllerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz ".
    17. Bu durumda denkleştirmenin uygulandığı hâller hariç, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılarak, normal saat ücretinin %50 yükseltilmesi sureti ile belirlenecek saat ücreti esas alınıp hesaplanarak işçiye ödenmesi gerekir.
    18. Bu noktada fazla çalışmanın ispatına ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
    19. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda fazla çalışmanın ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışmanın ispatı genel hükümlere tabidir.
    20. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”.

    21. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nın “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinde de;
    “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
    (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir ”. şeklinde düzenleme mevcuttur.
    22. Yukarıda belirtilen HMK’nın 190. maddesinin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü üzerinde taşıyacaktır. 2. fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir.
    23. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır.
    24. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    25. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2021 tarihli ve 2016/(22)9-1308 E., 2021/50 K.; 06.12.2017 tarihli ve 2015/22-1315 E., 2017/1542 K.; 14.02.2018 tarihli ve 2015/22-1597 E., 2018/227 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    26. Davacı işçi tarafından tanık deliline dayanılması hâlinde; gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 254. maddesi, gerekse HMK’nın 255. maddesi uyarınca, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söyledikleri gözetilerek değerlendirme yapılmasıdır.
    27. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de, aynı işveren aleyhine dava açan kişiler davacı ... olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir.
    28. Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2019 tarihli ve 2019/22-61 E., 2019/317 K.; 16.06.2020 tarihli ve 2019/9-353 E., 2020/403 K.; 02.12.2020 tarihli ve 2016/(22)9-2229 E., 2020/994 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    29. İşçilerin birbirlerine tanıklık yapmak suretiyle menfaat birliği içine girmeleri hâlinde beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve salt beyanları ile sonuca gidilmemesi gerekir. Yine de işverence sistemli bir biçimde tüm işçilerin hakları ödenmeksizin işten çıkarılmaları hâlinde tüm işçilerin yasal yollara başvurması ortaya çıkabilecek bir olgudur.
    30. Somut olayda, davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını, davalının sık sık şehir dışından iş alması sebebiyle daha erken işe başlayıp daha geç saatlere kadar süren çalışmasının da olduğunu ileri sürmüş; davalı vekili ise, davacının fazla çalışma yapmadığını savunmuştur.
    31. Taraf vekilleri iddialarını ve savunmalarını ispata yönelik tanık deliline dayanmış ve mahkemece taraf tanıkları dinlenmiştir.
    32. Davacı dava dilekçesinde 3 tanık ismi bildirmiş, bu tanıklardan ikisi mahkemece dinlenmiş, davacı vekili bildirdiği tanıklardan ...’un dinlenmesinden ise vazgeçmiştir.
    33. Dinlenen davacı tanıklarından ...; davalı işyerinde 2011-2013 yılları arasında davacı ile birlikte hafta içi ve cumartesi günleri 08.00-20.00-21.00 saatleri arasında çalıştıklarını ifade ederken, diğer davacı ... ... ise beyanında; davalı işyerinde 2009 yılı Mart -2013 yılı Ocak ayları arasındaki dönemde çalıştığını, davacı ile birlikte çalıştıkları dönemde hafta içi ve cumartesi günleri 08.00-20.00-21.00 saatleri arasında, çalışmasının bazen saat 22.00’a kadar sürdüğünü belirtmiştir.
    34. Her iki davacı ... da kesin bir şekilde çalışma saatlerini belirtmemiş olmakla birlikte işverene karşı davalarının olduğunu da ifade etmişlerdir. Ayrıca davalı vekili tanık beyanlarına karşı sunduğu dilekçesinde de tanık ...’ın davacının kardeşi olduğunu bildirmiştir.
    35. Davalı ... davalı işyerinde 2008-2014 yılları arasında çalıştığını, davacı ile birlikte çalıştıkları dönemde haftanın 6 günü 08.00’da işe başlayıp kış saati uygulaması olduğunda 17.00’a kadar, yaz saati uygulamasında ise 17.30’a kadar çalıştıklarını belirtmiştir.
    36. Dosyada fazla çalışmayı ispata yönelik tanık beyanları dışında başkaca delil de bulunmamakta olup davacı tanıklarının işveren aleyhine açtıkları işçilik alacaklarına ilişkin davaları bulunduğundan davacı tanık beyanlarını destekleyen başkaca yan delil mevcut olmadığından davacının haftada 18 saat fazla çalışma yaptığını kabule olanak bulunmamaktadır.
    37. Bu durumda, davacı tarafın tanık dışında delilinin bulunmadığı, davacı tanıklarının da davalıya karşı açmış oldukları davalarının bulunduğu ve davacı ile menfaat birliği içerisinde oldukları anlaşıldığından davacı tanıklarının beyanlarına ihtiyatlı yaklaşılması gerekmekte olup tek başına hükme esas alınması mümkün olmadığından, başkaca yan delil ile de davacı tanıklarının beyanları desteklenmediğinden davalı tanığının beyanına itibar edilmek suretiyle davacı işçinin haftada 9 saat fazla çalışma yaptığının kabulü gerekmektedir.
    38. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    39. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi