10. Hukuk Dairesi 2015/25388 E. , 2016/1964 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda kararında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Dava konusu somut olayda; davacının, 03.05.2004-31.05.2012 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı ve çalışmalarının eksik bildirildiği, davalı şirkette 04.05.2004 tarihinden 02.10.2007 tarihinde kadar 1199 gün, 19.06.2010 tarihinden 02.09.2010 tarihine kadar 74 gün, 21.06.2011 den 21.09.2011 tarihine kadar 91 gün aralıksız olarak 1364 gün çalıştığının tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür.
Mahkemece, davacının davalı iş yerinde çalışmasının 04.05.2004 tarihinde başladığı, bu çalışmanın tam gün süre ile 02.10.2007 tarihine kadar devam ettiği sadece yaz aylarında temmuz ve ağustos aylarında iki ay süre ile çalışmadığı bu hali ile yılın geri kalan on aylık süresinde mevsimlik işçi olarak tam süreli çalıştığı ,. 03.09.2010- 20.06.2011 ve 21.06.2011- 22.09.2011 tarihleri arasındaki dönemlerde ise davacının tanık anlatımlarına uygun çalışmasının hizmetlerine yansıtıldığı, o dönemlerde çalıştığı süreler kadar bildirildiği, izinli olduğu sürelerinde usulüne uygun şekilde dışlandığı göz önüne alınarak belirtilen kısımla ilgili talebin geri kalan kısmının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir.
506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının hizmet cetveli incelendiğinde; davalı işyerinden bildirimlerin 13.05.2009-18.06.2010, 03.09.2010-20.06.2011 ve 21.06.2011- 22.09.2011 tarihleri arasında yapıldığı, isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin 03.10.2007 - 23.12.2008 tarihleri arasında, tarım bağkur sigortalılığının ise 29.12.2008- 09.05.2009 tarihleri arasında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, davacının 04.05.2004 - 02.10.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının kabulüne ilişkin bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacının davalı işyerinde 2006/10 ve 2007/10 tarihleri arasında bir yıllık süre hizmet süresine ilişkin talebi reddedilmiş olup, bu dönemdeki talep yönünden verilen karar eksik inceleme ve araştırma dayalı bulunmuştur.
Mahkemece; davacının davalı işyerinde 2006/10 ve 2007 /10 tarihleri arasında bir yıllık süre hizmet süresine ilişkin olarak, dava konusu dönemde anılan okulda çalışan yönetici, öğretmenler ile diğer çalışanlardan davacının çalışmalarını bilebilecek durumda olan ve çalışmaları kayıtlara geçmiş kişilerden kanaat edinmeye elverişli sayıda olanlar re"sen tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, kalorifer yakımı ve temizlik işlerinin kim/kimler tarafından yapıldığı hususları net olarak belirlenmeli, yapılan işin, tam zamanlı veya part-time olup olmadığı, sadece, okulların açık olduğu dönemlerde, başka bir deyişle, mevsimlik olup olmadığı hususları ayrıntılı ve açıkça tespit edilmeli; sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı; toplanan ve toplanacak delillerin sonucuna gör bir karar verilmelidir.
Açıklanan, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacı ve davalılardan ..."ne iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.