8. Hukuk Dairesi 2018/4161 E. , 2019/3487 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; vekil edenine ait dava konusu taşınmaza 6. Jandarma Tabur Komutanlığının 1994 yılından beri el atmış olduğunu, davacıya herhangi bir kiranın da ödenmediğini, 2006 yılında davalı kurumun kamulaştırma bedelinin tespiti davası açtığını belirterek, 10.000 TL ecrimisil bedelinin ödenmesini talep etmiş, 16.10.2007 tarihli dilekçesi ile alacak talebini 97.000 TL olarak güncellemiştir.
Davalı vekili; haksız bir el atmanın söz konusu olmadığını, et atma kabul edilse bile talep edilen ecrimisil tutarının fahiş olduğunu, ecrimisilin dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için istenebileceğini, arazinin boş olduğunu ecrimisil bedelinin buna göre belirlenmesi gerektiğini belirterek, reddini savunmuştur.
Mahkemenin 11.06.2009 tarihli ve 2007/22 Esas, 2009/40 Karar sayılı kararında davanın kabulüne, 34.996,52 TL ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.01.2010 tarihli ve 2009/17084 Esas, 2010/618 Karar sayılı ilamı ile mahkemece dosya kapsamında alınan 01.12.2008 tarihli rapora itibar edilerek dava konusu taşınmazın arsa cinsinden m2 sinin yıllık olarak 650 TL kira getirebileceği, taşınmazın tamamının yıllık kirasının 6.999 TL olacağı bu hesaplamalara göre 5 yıllık ecrimisilin 34.996 TL olacağının belirlendiği, mahkemece raporda belirlenen bedelin hak ve nesafete uygun olduğu belirtilmişse de raporda buna ilişkin inceleme bulunmadığı, dava konusu taşınmazın çevresindeki taşınmazların ne şekilde gelir elde ettiği, emsal taşınmazlardan kiraya verilen varsa kira bedellerinin ne kadar olduğu araştırılarak bilirkişi raporunda net bir şekilde belirlenmesi gerektiği, emsal yerlerle kıyaslama yapılmadan hazırlanan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gerekçesi ile eksik inceleme ve araştırma yapıldığından bahisle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrasında Mahkemece mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmaz ve çevresinin el atmadan önce tarla olarak kullanıldığına ilişkin beyanları, davacı tarafından taşınmazın arsa olarak kullanılacağına ilişkin delil ileri sürülmemiş olması, çevrede arsa olarak kiraya verilen ve dava konusu taşınmaza emsal teşkil edecek bir taşınmazın bulunmaması, buna göre bilirkişilerce taşınmazın tarım arazisi olduğu kabul edilerek ecrimisil bedelinin belirlendiği rapora itibar edildiği gerekçeleri ile davanın kısmen kabul kısmen reddine, 7.642,17 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; ecrimisil isteğine ilişkindir.
Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarında ifade edildiği gibi ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Bu genel bilgiler ışığında somut olaya gelince; mahkemece alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaz için son alınan bilirkişi raporunda taşınmaz 2. sınıf sulanabilir tarım arazisi olarak nitelendirilmiş olup 14.01.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda bu vasıfla ecrimisil değerlendirmesi yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ziraat bilirkişileri...tarafından hazırlanan 14.01.2015 tarihli bu ek raporda keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin el atmadan önce taşınmazda buğday ve yonca ekildiğini beyan etmiş olmaları nedeniyle İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü kayıtlarına göre sulu şartlarda yetiştirilen yoncanın dekara verimi esas alınarak hesaplama yapılmış olması, bunun yanısıra tarla vasfında olduğu kabul edilen taşınmaz üzerinde bulunan 2 adet elma ve 3 adet ceviz ağacı için ayrıca hesaplama yapılmış olması Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına uygun değildir. Az yukarıda da ayrıntılı açıklandığı üzere Mahkemece bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre her yıl için ayrı ayrı birim fiyatları ve dekara verim değerleri belirlenmelidir. Ayrıca bilirkişi raporundaki hesaplamada yıllık tüketici enflasyon katsayısı uygulanması da doğru görülmemiştir. Dava konusu taşınmaz tarım arazisi olup tarım arazilerine uygulanan ürün geliri yönteminde enflasyon katsayısı uygulanmamakta, enflasyon katsayısı ancak kira geliri yönteminde uygulanmaktadır.
O halde, mahkemece usuli müktesep haklar da gözetilmek suretiyle yukarıda açıklandığı şekilde yöntemine uygun bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporunu hükme esas alarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 01/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi