(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/28362 E. , 2020/9099 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı belediyede 14.05.2014 tarihine kadar çalıştığını, bu tarihten sonra 6111 Sayılı Yasa kapsamında Milli Eğitim Müdürlüğü’nde çalışmaya devam ettiğini, davalı Belediyede çalıştığı süre içerisinde toplu iş sözleşmesinden doğna bir kısım ücret alacaklarının ödenmediğini beyan ederek davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının 14.05.2014 tarihinde yasadan kaynaklı olarak başka bir kuruma nakledildiğini ve tüm alacaklarının ödendiğini, ödenmeyen bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı ..."nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma ücreti tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; davacı tanıklarının da işverene karşı açmış oldukları işçilik alacağı talepli davaları bulunmaktadır. Şu halde yan deliller ile desteklenmedikçe tek başına husumetli tanık anlatımları ile sonuca varılması mümkün değildir.Fazla çalışma ücret alacağının reddi yerine kabulü hatalı olmuştur.
3-Taraflar arasında bir diğer uyuşmazlık davacının gece çalışmasının bulunup bulunmadığı konusundadır.
Davalı işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin 82. maddesine göre 20.00-06.00 saatleri arasındaki çalışmanın %100 zamlı olarak ayrıca fazla çalışma olduğu takdirde %60 zamlı ödeneceğinin belirtildiği görülmüştür.Davacının tanık beyanlarına göre; 05.00-10.00 ile 13.00-17.00 saatleri arasında çalıştığı, 05.00-06.00 saatleri arasında 1 saat çalışmasının gece çalışması olduğunun kabulüyle hesaplama yapılmıştır. Ancak davacı tanıklarının husumetli olduğu, davalının ise davacının mesai saatinin 06.00 da başladığına ilişkin beyanı, davacının çalıştığını iddia ettiği saatlerin ağırlıklı çalışmasının da gece süresinde geçmediği, davacının gece çalıştığı yönünden başkaca bir delil de bulunmadığı görülmüştür. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının yöntemince ispatlanamayan gece çalışması alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu alacağın hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacının yıllık izin hakkı bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
6111 sayılı Yasanın 166/6. maddesinin “(6) Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklindeki hükmü uyarınca "devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken kıdem tazminatı dışındaki borçlardan devralan kurum değil devreden kurum sorumludur" denilmektedir.
İş sözleşmesinin devri kendine özgü üçlü bir ilişki olup devreden işverenin, devralan işverenin ve de işçinin rızasının uyuşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Devir işleminin gerçekleşmesinden itibaren iş ilişkisi sadece devralan işverenle işçi arasında devam eder. Yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi ancak iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra ortaya çıkacağından, sözleşme devri düzenlemesinin esas amacı olan feshin son çare olması ilkesi ışığında sözleşmenin devamını sağlamayı amaçladığından dolayı sözleşmenin devrini kabul ettiğimizde sözleşmenin sürdüğünden bahisle yıllık ücretli izin hakkının alacak hakkına dönüşmesi ve de devreden işverenin sorumluluk durumunun ortadan kalkmasından dolayı devreden işverenin yıllık ücretli izin alacağından sorumluluğu söz konusu olamayacaktır. Ayrıca kıdem tazminatı alacağı da iş aktinin sonlanması ile doğan bir alacak kalemi olduğundan 6111 sayılı Kanuna göre devir halinde de son devralan ve devreden işçinin kıdem tazminatından müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.Somut olayda; davacının Belediyede çalışırken 6111 sayılı Kanun"un 166. maddesine binaen ihtiyaç fazlası olması sebebi ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredildiği ve iş sözleşmesinin devam ettiği anlaşılmış olup, feshe bağlı yıllık izin alacağının reddi yerine kabulü hatalı olmuştur.
5- Davacının ilave tediye ve sözleşmesel ikramiye ücretine hak kazanıp kazanmadığı bir başka uyuşmazlık konusudur.Davacı ilave tediye ücreti ve sözleşmesel ikramiye ücretinin ödenmediğini beyan etmiş, davalı ücretlerin ödendiğini savunmuştur. Bilirkişi tarafından davacının ilave tediye ve sözleşmesel ikramiye alacağı hesaplanmış, ödenen miktar hesaplamadan mahsup edilmiştir. Ancak bilirkişi raporundan yapılan ödemenin hangi tarihte yapıldığı ve neye ilişkin olduğu denetlenememektedir. Mahkemece yeniden denetime elverişli bilirkişi raporu aldırılarak davacının ilave tediye ve sözleşmesel ikramiye alacağının hesaplanması ve ödenen miktarların hesaplamadan mahsup edilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
6-Öte yandan, mahkemece hüküm altına alınan sözleşmesel ikramiye ve ilave tediye alacağının net ücretten hüküm altına alındığı kabul edilmiş ise de, davacının net ücretinin içine aile yardımı, öğrenim yardımı gibi sosyal yardımların da ekli olduğu anlaşılmış, ayrıca alacakların net mi yoksa brüt tutarlar mı olduğunun hüküm yerinde açıkça belirtilmemesi de infazda tereddüt yaratır mahiyette bulunduğundan doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine, 08.07.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.