10. Hukuk Dairesi 2020/9925 E. , 2021/4588 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
No : 2018/322-2019/219
Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01.01.1983 tarihi olarak tespiti ile 06.01.2015 tarihi itibariyle emeklilik başvurusunun kabulü istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine hükmedilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece davanın kabulüne dair karar, Yargıtay 21.Hukuk Dairesince verilen 22.03.2018 tarihli 2017/6040 E. 2018/2725 K. sayılı ilamı ile eksik incelemenin varlığı nedeni ile bozulmuş, bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda mahkemece; “ 08/10/1966 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın Geçici 54. maddesi delaleti ile 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 08/10/1984 tarihinden evvel sigortalı sayılması imkanı bulunmadığı, davacının işe giriş tarihi olan 01/01/1981 tarihinde 17 yaşında olduğu,SGK"ya yazılan müzekkere cevabında davacının işe giriş bildirgesi ve 01/01/1983 tarihi ve sonrasını kapsayan bordro tespit edilemediğinin bildirildiği,davacının kuruma yaptığı başvuru cevabında emeklilik şartlarının 25 yıl 51 yaş (08.10.2017 tarihinde doluyor) ve 5450 gün olduğu, 51 yaşını doldurmadığından emeklilik talebinin red edilmiş olduğu, 51 yaşını doldurduktan sonra (08.10.2017 tarihinde) tekrar emeklilik talebinde bulunması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Kanun"un Geçici 7. maddesi yollamasıyla uygulanan mülga 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Diğer yandan 506 sayılı Kanun"un 60/G maddesinde ise "Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir" hükmü yer almaktadır.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca mahkemenin redde ilişkin kararının gerekçesi hatalıdır;
Somut uyuşmazlıkta, davacının 08.10.1966 doğumlu olduğu, tespitini talep ettiği 01.01.1983 tarihinde 17 yaşında olduğu görülmekle; yukarıda yer alan hükümler gereği sigortalılık başlangıç tarihinin, bir günlük çalışmasının varlığının sabit olması halinde 18 yaşını doldurduğu 08.10.1984 olduğu ve 18 yaşından önceki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına eklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma öncesi dinlenen davacı tanıklarının ve bozmadan sonra dinlenilen komşu işyeri sahibi oldukları belirtilen tanıkların beyanlarından, davacının talebe konu 01.01.1983 tarihindeki bir günlük çalışmasının varlığı teyit edilmekle birlikte, bozma ilamında belirtildiği gibi kurumdan, belediyeden, vergi dairesinden sorulmak suretiyle komşu işverenlerin ve bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının tespiti ile tanık olarak dinlenildikten sonra bir günlük çalışmanın sabit olduğu kanaatine varılması halinde 506 sayılı Kanunun 60/G maddesi gözetilerek davacının sigortalılık başlangıç tarihine ilişkin talebi kabul edilmeli ve bu kabule göre de 06.01.2015 tarihli yaşlılık aylığı tahsis istemi ilgili yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilerek, varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.