Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu 635 ve 1132 parsel sayılı taşınmazların, oğlu olan davalı Ş. tarafından kendisinin yaşlılığından yararlanılarak ve yurt dışına yanına alıp bakacağı vaadiyle kandırılarak devrinin sağlandığını, kendisine bedel ödenmediğini, 1132 parsel sayılı taşınmazın daha sonra davalı Şahin tarafından eşi diğer davalı G."e devredildiğini, bu işlemin de hilenin bir parçası olduğunu, ayrıca taşınmaz üzerindeki binanın kendisi tarafından yaptırıldığını ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, üzerinde bulunan binanın tarafından yaptırıldığına ilişkin beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 635 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle, 1132 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, verilen kesin süre içinde keşif masraflarının yatırılmadığı ve süre geçtikten sonra da yatırılmasına rağmen keşif için müracaatta bulunulmadığı, toplanan deliller kapsamında davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi .. .. raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 635 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle, 1132 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, verilen kesin süre içinde keşif masraflarının yatırılmadığı, kaldı ki süreden sonra yatırılmasına rağmen keşif için müracaatta bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanununun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, mahkemece 1132 parsel yönünden, keşfe ilişkin ara kararı gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysa, söz konusu ara kararında değinilen tüm masraflar davalı tarafça mahkeme veznesine vasıta ücreti de dahil olmak üzere yatırılmıştır. Esasen, eldeki davada keşif deliline dayanılmaması durumunda bile toplanacak diğer deliller muvacehesinde sonuca gidilmesi mümkündür.
Hal böyle olunca, keşif giderleri ile birlikte mahkeme heyetinin vasıta ücreti de yatırılmış olması nazara alınarak kararlaştırılan keşif için yeni bir gün tayini ile keşfin icrası, toplanan ve toplanacak taraf delilleri değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre 1132 parsel yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.