Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakan A. Ş."in 1490 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu M."e satış suretiyle temlik ettiğini, M.in de daha sonra 1/3 payı üzerinde bırakarak kalan payı 1/3"er paylarla davalı G. ve A."e satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında iptal ve adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar; Dairece; "... Miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz mallar ile hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin merciinden getirtilmesi, varsa her bir mirasçıya nakledilen mallar ile hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman ilirkişiden rapor alınması, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Hükmüne uyulan bozma kararında değinildiği üzere, davalıların denkleştirme savunmasına yönelik herhangi bir delil getiremedikleri ve paylaştırma savunmasının kanıtlanamadığı anlaşıldığından ve öte yandan toplanan diğer delillerle taşınmazın miras bırakan tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde ve bedelsiz olarak temlik edildiği belirlendiğine göre, davanın kabulü ile davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine, Ancak, çekişme konusu taşınmazın saptanan değeri üzerinden, davacının miras payına isabet eden değerden, yargılama sırasında harcı alınan 27.351.TL esas alınarak, bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı lehine fazla vekalet ücreti tayini doğru değildir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.