8. Hukuk Dairesi 2019/634 E. , 2019/3469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen Ordu Merkez 500 ada 25 parselde kayıtlı 1, 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlere yönelik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuş, 03.11.2015 tarihli celsede ise, dava konusu taşınmazın 2 ve 4 numaralı dairelerini davacıya vermeyi kabul ettiğini beyan etmiş, davacı da 2 ve 4 numaralı dairelerin devri konusunda sulh olmayı kabul ettiğini, bu daireler haricindeki dairelerin davalıda kalacağını ifade etmiştir. Mahkemenin 03.11.2015 tarihli kararı ile mahkeme huzurunda yapılan sulh anlaşmasının onaylanmasına bu doğrultuda 500 ada 25 parselde bulunan 2 ve 4 numaralı meskenlerin, karar tarihinden itibaren en geç bir ay içinde davalı tarafından davacıya devrine karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin 12.01.2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalı vekili 11.10.2017 havale tarihli dilekçesiyle, davacının, 2 ve 4 numaralı daireler dışındaki dairelerin davalıda kalacağını beyan ettiğini, davalıda kalacağı kararlaştırılan diğer iki bağımsız bölüm olan 1 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tesciline ilişkin hükmün hüküm fıkrasına eklenmesi gerektiğini açıklayarak, tavzih talebinde bulunmuştur.
Mahkemece tavzih talebi kabul edilerek, davalının talebi doğrultısında, "" Merkez Subaşı Mahallesi 500 ada 25 parselde bulunan taşınmazın birinci kat 2 nolu mesken ile üçüncü kat 4 nolu daire dışındaki dairelerin davalıda bırakılmasına,.."" maddesi hükme eklenerek tavzih kararı verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2017/2776 E., 2018/1652 K. sayılı ilamı ile, tavzih talebine ilişkin dilekçe davacı tarafa tebliğ edilmeksizin hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde, delil sunma hakkı tanınmadan karar verilmesi sebebiyle tavzih kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Bunun üzerine Mahkemece tavzih talebini içeren dilekçe davacı tarafa tebliğ edilmiş, davacı tavzih talebini kabul etmediğini beyan etmiştir. Mahkemece 11.09.2018 tarihinde önceki kararı gibi, "" ... Mahallesi 500 ada 25 parselde bulunan taşınmazın birinci kat 2 nolu mesken ile üçüncü kat 4 nolu daire dışındaki dairelerin davalıda bırakılmasına,.."" maddesi hükme eklenerek tavzih kararı verilmesi üzerine, davacı vekili yeniden istinaf kanun yoluna başvurmuş, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/3540 E., 2018/2860 K. sayılı ilamı ile tavzihe konu kararın 20.07.2016 tarihinden önce verilmiş olması sebebiyle, tavzih kararını incelemenin Yargıtay ilgili hukuk dairesi tarafından yapılması gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemesine geri çevrilmiş ve tavzih kararı Dairemizce incelenmiştir.
Bir hükmün yeterince açık olmaması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkraları içermesi yahut icrasında tereddüt uyandırması halinde, icrası tamamlanıncaya kadar, hükümdeki gerçek anlamın çıkarılması amacıyla başvurulan yola, hükümlerin tavzihi (açıklanması) denir. Tavzih yoluyla hüküm değiştirilemez; hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. (HMK mad. 305-306)
Hal böyle olunca, az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, tavzih yoluyla hüküm değiştirilemeyeceği gibi, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde tavzih kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı tavzih kararının 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.