Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2776
Karar No: 2021/1220
Karar Tarihi: 12.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2776 Esas 2021/1220 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2776 E.  ,  2021/1220 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasarlandığını, başvuruya rağmen davalı ... şirketince ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 8.000TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya ilişkin herhangi bir tutanak ve belge bulunmadığını, kaza ve hasarın uyuşmadığını, sürücünün çelişkili beyanda bulunduğunu, talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemenin Birinci Kararı:
    6. Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.12.2010 tarihli ve 2010/289 E., 2010/745 K. sayılı kararı ile; toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kazanın meydana geliş şekline ilişkin herhangi bir tutanak düzenlenmediği, sürücünün beyanlarının çelişkili olduğu, hasarın belirtilen şekilde oluşmadığı, sigortalının yükümlülüklerini yerine getirmediği, rizikonun teminat kapsamında kaldığının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 31.10.2011 tarihli ve 2011/1840 E., 2011/10074 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesine göre; gerek hareket, gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, TTK.’nun 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
    İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve TTK.’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
    Somut olayda, 19.09.2009 tarihli kazaya ilişkin herhangi bir tutanak ve belge yok ise de, davacı taraf delil tespit raporu aldırmış, süresi içinde rizikoyu ihbar etmiştir. Keza, sigortalı aracın daha önce 14.08.2009 tarihli kazaya karıştığı ve ödeme yapıldığı da sabittir. Yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alındığında, aracın iddia edilen yer ve zaman dışında hasarlanıp hasarlanmadığı önemli olup, bu durum ispat külfetini etkilemektedir. O halde, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle kazanın ihbar edilen yerde ve şekilde meydana gelip gelmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davalı vekili, kazanın, beyan edildiği gibi, ışıklarda duran bir otobüse arkadan çarpma şeklinde meydana gelmediğini, aracın başka bir yer ve zamanda hasarlanabileceğini savunmuştur. Hükme esas alının bilirkişi raporunda, hasarın, beyan edildiği gibi, önünde duran otobüse arkadan çarpma şeklinde olmadığı, önce kaldırım veya benzeri bir cisme alttan çarpmakla, daha sonra savrularak yüksek bir kamyon kasasına ve başka bir cisme çarpması şeklinde meydana geldiği kanaati açıklanmıştır.
    Bu durumda mahkemece, kazaya ilişkin resmi tutanak ve belge ibraz edilmemesi, salt bu nedenle tazminat isteme hakkının düşmesi sonucunu doğurmadığından, rizikonun teminat dışında kaldığının davalı ... şirketince somut delillerle ispatlanması gerekmekte olup, davalı taraftan delilleri sorularak, rizikonun meydana geliş biçimi ve teminat kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemenin İkinci Kararı:
    9. Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.2013 tarihli ve 2012/107 E., 2013/309 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafça iddia edildiği üzere 26 NY 798 plaka sayılı aracın 19.09.2009 tarihinde gerçekte bir trafik kazasına karışmadığı, belirtilen aracın muhtemelen başka bir tarihte ve başka bir şekilde bir kazaya karıştığı, bu durumda davacı tarafın mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 1292/3 ve Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddeleri gereğince rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
    10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    11. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 10.12.2013 tarihli ve 2013/15293 E., 2013/17439 K. sayılı kararı ile;
    “…Emniyet müdürlüğünün kaza ihbar defter kayıtlarına göre davacıya ait 26 NY 798 plakalı araç ile 26 S 0176 plakalı araç kazaya karışmış ve 26 S 0176 plakalı karşı araç olay yerini terk ettiği için kaza tespit tutanağı tanzim edilmemiştir. Dosya kapsamına göre davalı kasko sigortacısı zararın teminat dışında kaldığını somut delillerle ispat etmiş olmadığına göre gerçek zarar konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı düşünce ile davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    12. Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.11.2014 tarihli ve 2014/718 E., 2014/899 K. sayılı kararı ile; talimat yolu ile alınan 08.11.2010 tarihli bilirkişi heyeti raporunda kazanın oluşumunda 26 NY 798 plaka sayılı araç sürücüsü Nurettin Yücel"in %100 kusurlu olduğu, kazanın duran bir otobüse arkadan çarpma şeklinde gerçekleşmediği ve muhtemelen aracın önce kaldırım veya benzeri bir cisme alttan çarpmakla, daha sonra savrularak yüksek bir kamyon kasasına veya başka bir cisme çarpması şeklinde meydana gelmiş olabileceği şeklindeki bilirkişi raporu ile mahkemenin 17.04.2012 tarihli ara kararına istinaden yazılan yazıya göre gönderilen ihbar kayıt defterinin ilgili sayfası incelendiğinde 26 S 0176 plakalı araç ile 26 NY 798 plakalı aracın çarpıştığı, 26 S 176 plakalı aracın olay yerini terk ettiğine dair kaydın bulunduğu, bunun üzerine 26 S 0176 plakalı aracın kazaya karışıp karışmadığı hususunun araştırıldığı ancak bu aracın davacıya ait araç ile bir kazaya karıştığına dair delilin bulunmadığı, daha önceki gerekçeli kararda belirtildiği üzere davacının 6762 sayılı TTK’nın 1292/3 ve kasko sigortası genel şartlarının B.1.5 maddesi gereğince rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği ve iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde imiş gibi ihbar ettiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kazanın ihbar edilen yerde ve şekilde meydana gelip gelmediği, ispat yükünün yer değiştirip değiştirmediği ve dolaysıyla davacının sigorta tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, bir mal sigortası olan kasko sigortasında dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nın 1290, 1291 ve 1292. maddelerinde düzenlenmiş bulunan sözleşmenin kurulması aşamasında, sözleşme sırasında ve nihayet rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigorta ettirene ihbar (bildirim) yükümlülüğü getirilmiş ve bu koşullar ayrıntılı olarak genel şartlarda yer almış bulunmaktadır. Söz konusu ihbar yükümlülükleri bakımından kasko sigortası iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
    16. Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1. maddesine göre, gerek hareket gerekse durma hâlinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
    17. Diğer taraftan, 6762 sayılı TTK’nın 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Kanun’un 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi hâlinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hâllerden olması gerekmektedir.
    18. Sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve 6762 sayılı TTK’nın 1292. maddesinin 3. fıkrası uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
    19. Bu durum karşısında, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti sigortacıda bulunmakta olup, sigortacının, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde meydana geldiğinin soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 tarihli ve 1997/11-772 E., 1997/1043 K., 16.12.1998 tarihli ve 1998/11-872 E., 1998/905 K.; 08.12.2010 tarihli ve 2010/17-596 E., 2010/641 K.; 22.12.2010 tarihli ve 2010/17- 655 E., 2010/688 K.; 05.06.2015 tarihli ve 2013/17-2303 E., 2015/1497 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    20. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan aracının çift taraflı trafik kazasında hasarlandığını ileri sürmüş; davalı ise, olayın sigortalının beyan ettiği şekilde meydana gelmediğini ve talebin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Kazaya karışan diğer araç olay yerini terk etmiş olduğundan kaza tespit tutanağı düzenlenememiş ise de; dosya kapsamından davacı sigortalının kazadan hemen sonra süresi içinde rizikoyu ihbar etmiş olduğu sabittir. Aracın kazaya karışarak hasarlandığı hususu dosya kapsamında bulunan tutanaklar, aracı Kurum yetkilisinin beyan dilekçesi, davacı tarafça mahkeme aracılığı ile alınan hasar tespit raporu ile de kanıtlanmıştır. Olayın davacı sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi hâlinde bile, iddia edilen bu oluş şekli Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hâllerden değildir. Eş söyleyiş ile; somut olayda ispat yükünü yer değiştirecek bir durum bulunmamakla birlikte, davalı sigortacı tarafından zararın teminat dışında kaldığı somut delillerle ispatlanamamıştır. Teknik bilirkişi raporunda belirtilen, kazanın direk başka bir aracın çarpması ile değil de önce kaldırım gibi yüksek bir yere çarpması sonra savrularak araca çarpması şeklinde olabileceği yönündeki görüşüne göre değerlendirme yapıldığında dahi bu şekilde oluşacak zararın ...5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hâllerden olmadığı açıktır. Bu durumda davalı kasko sigortacısı zararın teminat dışında kaldığını somut delillerle ispat etmiş olmadığına göre konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla gerçek zararın tespiti bakımından bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
    21. O hâlde; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

    HUMK’nın 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi