19. Ceza Dairesi 2016/10766 E. , 2017/9041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5846 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK"nın 44. maddesinde “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır”
hükmüne yer verilmesi, bir fiilden kastedilenin sanığın hareket veya hareketlerinin bir sonucu elde etmeye (bir suçu işlemeye) yönelik olması, bu nedenle de fiilde birden fazla hareketin bulunabilmesi karşısında; sanığın 456 adet sahte bandrollü ve 249 adet bandrolsüz kitapları sattığı nazara alındığında, tespit edilen sanığın eyleminin TCK"nın 44. maddesi aracılığıyla 5846 sayılı Kanun"un 81/9. maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 71/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması,
Kabule göre;
1-5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK"nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun"un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle sanığın adli sicil kaydı bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında zararın ödenmemiş olması gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Kamu davasının niteliğine göre suçtan doğrudan zarar görmediği ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmadığı halde Kültür ve Turizm Bakanlığı"nın mahkemece Kanuna aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulü ile lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
3-Şikayetçi ..., Basım Yayın Meslek Birliği, ... Yayım Dağıtım Tic. ve San. Ltd.Şti. vekillerinin hak sahipliği belgelerini ibraz etmedikleri gözetilmeden, anılan şikayetçilerin davaya katılmasına karar verilip lehlerine ayrı ayrı dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
4-Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının 1 gününün 20 TL"den paraya çevrilmesi sırasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK"nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi ve taksitlendirme kararı verilirken uygulama maddesinin TCK"nın 52/4 maddesi yerine aynı kanunun 52/2. maddesi olarak gösterilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında CMUK"nın 326/son fıkrasının gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 01/11/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.