10. Hukuk Dairesi 2015/13667 E. , 2016/1873 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Tarihi : 11.03.2015
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, üst işveren şirket ile dava dışı alt işveren Ü.Ç. arasında 21.02.2009 tarihinde imzalanan daire karşılığı sözleşme ile A.. R..."e ait bir takım işlerin verildiği ancak dava dışı alt işveren Ü.Ç.’in işi tamamlayamadan bıraktığı, eldeki davada, davacı şirket prim borcu için Kurum’a başvurduğunda işçi çalıştırmamasına rağmen halen davacı şirkete ait işyerinden dava dışı Ü. Ç. tarafından bildirimlerin yapıldığını öğrendiği, Kurum’a dava dışı Ü. Ç.’in davacı işveren adına çalıştığı döneme ilişkin prim ve işsizlik sigorta primlerine karşılık gelmek üzere ödemelerde bulunduğunu ilave edip Kurum’a borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Mahkemece, davacı yanca sunulan, hak ediş faturaları esas alınarak ölçümleme yapıldığı ve sonucunda yine davacının sunduğu ödemeye dair tahsilat makbuzlarını da esas alınarak davacının bir borcu bulunmadığına dair hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin kabulü hatalıdır.
5510 sayılı Yasa"nın “İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren” başlıklı 12"nci maddesi hükmünde, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denildiği, sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işverenin, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olacağı belirtilmiştir. Alt işveren kavramı, her şeyden önce, asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle alt işveren arasındaki ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanabilir ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün alt işveren tarafından görülmesidir. Bu kavramın belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır.
Dosyanın tetkikinden, davacı ile dava dışı Ü.Ç. arasında 21.02.2009 tarihinde akdedilen bir sözleşme olduğu ve alt işverenin bu sözleşme doğrultusunda Kurum’a 17.03.2009 tarihinden itibaren işçi çalıştırmaya başladığını bildirdiği ancak işin ne zaman sonlandığına dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı belirgindir. Öncelikle Mahkemece, davacı ile alt işveren Ü.Ç. arasındaki iş ilişkisi irdelenmeli, sözleşmenin süresi, hangi tarihe kadar Ü. Ç.’in davacıya ait işte çalıştığı tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmeli, sonuca göre de, davacının, üst işveren olarak alt işverenin davacı adına sözleşme kapsamında çalıştığı dönemde çalıştırdığı işçilerin primlerinden sorumlu olacağı kabul edilmeli, alt işverenin davacıya ait işi bıraktığı tarih sonrasında ise davacının bir sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.