Ceza Genel Kurulu 2017/356 E. , 2018/171 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, eylemin yağma suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince 29.06.2010 gün ve 197-653 sayı ile verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesince 21.02.2011 gün ve 288-34 sayı ile; sanığın, TCK"nun 142/2-f, 143, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.03.2016 gün ve 7773-1599 sayı ile;
"Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın ve kimliği tespit edilemeyen suç arkadaşının, olay günü, gece vakti bardan çıktıktan sonra yolda yürüyen yakınanın yanına geldikleri ve kendilerini polis olarak tanıtıp, "GBT sorgusu yapacağız" diyerek yakınanı kenara çektikleri, sanığın ve suç arkadaşının yakınanın ensesine bastırmak suretiyle hareket etmesini engelledikleri ve cebindeki 100 Dolar ile cep telefonunu zorla aldıkları, yakınanın sanık ve suç arkadaşının polis olmadığını anlaması üzerine sanığın yüzüne yumruk atıp suç yerinden uzaklaştığı, karakola gidip şikâyetçi olduğu ve benzer bir eylem nedeniyle yakalanan sanığı kesin ve net bir şekilde teşhis ettiği olayda; sanığın eyleminin birden fazla kişi tarafından gece vakti işlenen nitelikli yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kabule göre de; iddianamede, görevsizlik kararında ve esas hakkındaki mütalaada yer verilmemesine karşın, ek savunma hakkı da tanınmadan sanık hakkında TCK’nın 142/2-f maddesinin uygulanması” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 12.05.2016 gün ve 128-139 sayı ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.09.2016 gün ve 266838 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 1207-1509 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 21.03.2017 gün ve 651-670 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hukuki niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanık ve müdafiine bozma ilamı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğe çıkarıldığı, sanığa çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine başkaca herhangi bir araştırma ve tebligat yapılmadan yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, müdafiin dinlenilmesiyle yetinilip önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu itibarla, yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.05.2016 gün ve 128-139 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.04.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.