Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2775
Karar No: 2021/1219
Karar Tarihi: 12.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2775 Esas 2021/1219 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2775 E.  ,  2021/1219 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu davalı tarafından kasko sigortalı 35 AFB 29 plakalı aracın 10.07.2010 tarihinde 35 PD 842 plakalı araçla çarpışması sonucu oluşan kazada meydana gelen hasarı 8.507,09TL bedelle tamir ettirdiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, şimdilik 8.507,09TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan araçlardaki hasarın birbiriyle uyumsuz olduğunu, kaza tespit tutanağını tanzim eden polis memuru hakkında devam eden soruşturma bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.03.2013 tarihli ve 2012/213 E., 2013/102 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davacıya ait araçta meydana gelen hasarın dosyada mevcut kaza tutanağında gösterilen kaza sonucunda meydana gelmesinin söz konusu olmadığı, bu sebeple meydana gelen kaza ile davacının aracında oluşan hasar arasında illiyet bağı bulunmadığı, kazanın gerçekleşmesi ile ilgili doğru ihbarın yapılmadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 10.03.2014 tarihli ve 2014/3064 E., 2014/3338 K. sayılı kararı ile;
    “…Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacıya ait araçtaki hasarın iddia edildiği gibi gerçekleşmediği, doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, aynı trafik kazasıyla ilgili olarak kazaya karışan diğer araç maliki Mustafa Er tarafından davacı malik ..., sürücü ve trafik sigortacısı aleyhine açılan İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/51 Esas 2012/425 Karar sayılı dosyasında, hasar ve değer kaybının davalılardan tahsiline karar verilmiş olup, trafik sigortacısı tarafından temyiz edilen hükmün Dairemizce onararak kesinleştiği anlaşılmıştır. Buna göre, tarafları aynı olmasa dahi anılan dosyada dava konusu trafik kazasının şüpheli olduğu iddiasının davalı sigortacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle kazanın vakıa olarak gerçek olduğunun kabul edilmesinin, iş bu dava için güçlü delil niteliğinde olacağı gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle verilen karar doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.09.2014 tarihli ve 2014/221 E., 2014/288 K. sayılı kararı ile; sigorta şirketinin çalıştığı esaslar itibariyle sigortaladığı her aracı birebir takip etmesinin ve meydana gelen kazalarda anında delil toplamasının mümkün olmadığı, bu şekilde sigorta şirketine elde edemeyeceği şekilde somut delil mükellefiyeti yüklenmesinin yerinde olmadığı, bilirkişilerce, keşif mahallinin somut delil olarak ele alınması gerektiği, kişi anlatımlarının değişiklik gösterme ihtimalinin olduğu ve diğer delillerin durumuna göre değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararına esas olan 28.05.2012 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmının C bendinde kazanın hasar tespit tutanağında gösterilen ve anlatılan şekilde hasarların oluşmayacağını başka bir şekilde bu hasarın oluşabileceğinin belirtilmiş olduğu, mahkemenin bu hususu dikkate almadığı, şüpheli delil üzerine hüküm kurmuş olduğu, bu sebeple bu kararın mahkememizce verilen güçlü delil veya kesin hüküm olarak ele alınmasının mümkün olmadığı, aynı şekilde mahkemece alınan raporda da kaza tespit tutanağında belirtildiği şekilde kazanın ve hasarın anlatılan şekilde oluşmadığı, bu hususun raporun beşinci sayfasının ikinci ve üçüncü paragrafında açıkça belirtilmiş olduğu, kazanın belirtilen yerde kaza tespit tutanağında anlatıldığı şekilde olmadığına dair her iki bilirkişi heyetinin tespitte bulunduğundan mahkemece alınan 15.01.2013 tarihli rapordaki bilirkişilerin bu görüşüne itibar edilerek davacıya ait araçta meydana gelen hasarın dosyada mevcut kaza tutanağında gösterilen kaza sonucunda meydana gelmesinin söz konusu olmadığı bu sebeple meydana gelen kaza ile davacının aracında oluşan hasar arasında illiyet bağı bulunmadığından kasko sigortası genel şartların B.1.5.maddesi ve mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1292/3. maddesine göre kazanın gerçekleşmesi ile ilgili doğru ihbarın yapılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; aynı trafik kazasıyla ilgili olarak kazaya karışan diğer araç maliki Mustafa Er tarafından davacı malik ..., sürücü ve trafik sigortacısı aleyhine açılan İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında hasar ve değer kaybının davalılardan tahsili yönünde verilen kararın dosya anılan davalısı sigorta şirketi tarafından temyizi üzerine hükmün Özel Dairece onanarak kesinleştiği hususu dikkate alındığında; anılan dosyada dava konusu trafik kazasının şüpheli olduğu iddiasının davalı sigortacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle kazanın vakıa olarak gerçek olduğunun kabul edilmesinin iş bu dava için güçlü delil niteliğinde olup olamayacağı ve mahkemece bu husus gözetilerek karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; taraf vekillerinin Özel Daire bozma kararına uyulmasını talep etmiş olmaları karşısında mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu ön sorun olarak tartışılıp görüşülmüştür.

    IV. GEREKÇE
    13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 24. maddesinde yer alan “Tasarruf ilkesi” uyarınca; hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamayacağı gibi Kanun’da açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye de zorlanamaz. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, yalnızca dava açılırken değil, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam etmektedir.
    14. Hukuk Muhakemeleri Kanunu "Geçici Madde 3" uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesine göre Yargıtay’ın bozma kararı üzerine hâkim tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim kural olarak, Yargıtay’ın bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak; uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir. Ancak, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre bozma nedenleri kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken nedenlere dayalı değilse ve her iki taraf ya da vekilleri bozmaya uyulmasını istemişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemez. Bu durumda bozma kararına uyulması gerekir Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 25.05.1983 tarihli ve 377 E., 580 K.; 27.06.1990 tarihli ve 1990/293 E., 400 K.; 25.06.1997 tarihli ve 313 E., 569 K; 19.02.1992 tarihli ve 635 E., 82 K.; 23.02.1994 tarihli ve 936 E., 94 K; 27.01.1999 tarihli ve 26 E., 4 K; 22.01.2014 tarihli ve 2013/19-556 E., 2014/40 K.; 21.02.2019 tarihli ve 2017/2-2293E.; 2019/190 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    15. Kamu düzeni; kamunun (toplumun) her bakımdan genel çıkarlarını koruyucu hükümlerin tümü; bir ülkede kamu hizmetlerinin iyi yapılmasını, devletin güvenliğini ve düzenini ve bireyler arasındaki ilişkilerde hukuku, huzuru ve ahlâk kurallarına uygunluğu sağlamaya yarayan kurum ve kuralların tümü; devletin ve devlet yapısının korunmasını hedef tutan, toplumun her alanındaki düzenin temelini oluşturan bütün kuralları ifade eder (Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, Türk Hukuk Lügati, Büyük Larousse).
    16. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraf vekillerince Özel Daire bozma kararına uyulmasına karar verilmesi talep edilmiş olmasına karşın mahkemece direnme kararı verilmiştir. Özel Dairenin bozma nedenleri kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken hususları içermediğinden, her iki taraf vekilinin bozmaya uyulmasını talep ettiği eldeki dava dosyasında mahkemece artık direnme kararı verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde bulunmamıştır.
    17. O hâlde, mahkemenin kamu düzenine ilişkin olmayan eldeki davada, her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklamalarını nazara almadan, tarsarruf ilkesi de ihlal edilmek suretiyle direnme kararı vermesi olanaklı değildir.
    18. Hâl böyle olunca; mahkemece tarafların beyanları ve bu beyanların doğurduğu hukukî sonuç da gözetilerek, bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    19. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, direnme kararının 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi