10. Hukuk Dairesi 2020/3318 E. , 2021/4582 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Afyonkarahisar 1. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, davalı köy muhtarlığında 24.05.2005 tarihinden beri kesintisiz köy bekçisi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Köy Muhtarlığı cevap dilekçesinde özetle, davacının köy bekçisi olarak çalışmadığını, su deposunun şamandırasını köydeki herkesin açıp kapatabildiğini, bunun için özel olarak görevlendirilen birinin bulunmadığını beyanla reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının davalı işyerinden bildirilen hizmetinin bulunmadığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARAR
İlk Derece Mahkemesi, davacının davalı ... Muhtarlığında köy bekçisi olarak 24/05/2005-31/12/2013 tarihleri arasında 1985 gün (5 yıl 6 ay 5 gün) hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine diyerek, davanın kabulüne karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf talebinin HMK"nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, Afyonkarahisar İş Mahkemesi"nin 2015/247 E, 2019/29 K sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile; davacının davalı ..."nda köy bekçisi olarak 24.05.2005 – 31.12.2013 tarihleri arasında, bilirkişi raporunda belirtilen sürelerde, 1.985 gün ( 5 yıl 6 ay 5 gün ) hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine, bilirkişi Selahattin Üçüncü tarafından hazırlanan 13.12.2018 tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Feri müdahil Kurum vekili, eksik araştırma olduğundan bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381. (HMK’nun 294.) maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 388. (HMK’nun 297.) maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde :
“(1)Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 389. (HMK’nun 298.) maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. (HMK’nun 297.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 2011/21-23 E. - 268 K., 2012/6-97 E. - 203 K., 2012/10-149 E. - 291 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince; davanın kabulü ile, davacının davalı ..."nda köy bekçisi olarak 24.05.2005 – 31.12.2013 tarihleri arasında, bilirkişi raporunda belirtilen sürelerde, 1.985 gün ( 5 yıl 6 ay 5 gün ) hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine, bilirkişi Selahattin Üçüncü tarafından hazırlanan 13.12.2018 tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına dair hüküm kurulmuş ise de, verilen karar infaza elverişli değildir.
Böyle bir hükmün infazı sırasında bir faydası olmayacağı gibi, davacının hangi tarihlerde ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmadığı için, tam aksine tereddüt oluşturacağı da açıktır. Açıklanan nedenlerle, kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, davacının talep konusu dönem içinde her bir takvim yılı içerisinde hangi tarihlerde ne kadar süre ile çalıştığının açıkça ve tek tek tereddüte mahal bırakmaksızın belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hükme esas kılınan bilirkişi raporuna atıfta bulunmak suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.