Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2016/14956
Karar No: 2020/5373
Karar Tarihi: 08.12.2020

Danıştay 8. Daire 2016/14956 Esas 2020/5373 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/14956
Karar No : 2020/5373

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalılar) : 1- … Bakanlığı - ANKARA
Vekili : Av. …

2- … Başkanlığı
Vekili : Av. …

3- … Barosu Başkanlığı
Vekilleri : Av. … Av. ...

İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapmakta iken İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 72/c bendi uyarınca baro levhasından kaydı silinen davacının, 01.04.2013 tarihli dilekçe ile … Barosu levhasına avukat olarak yeniden kaydının yapılması istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı … Barosu Yönetim Kurulu kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının soyadını "…" iken "…" olarak değiştirdiğinin anlaşılması üzerine "…" soyadıyla adli sicil kaydının incelenmesi sonucunda, Almanya … Sulh Ceza Mahkemesi'nin Esas ve Karar … sayılı kararıyla "dolandırıcılık" suçundan 3 ay hapis 3 yıl deneme süresine ve verilen cezanın teciline karar verildiği, bu kararın 16.01.2007 tarihinde kesinleştiğinden … Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapmakta iken baro levhasından kaydının silinmesine karar verildiği görülmekle, dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü bulunan davacının avukatlık mesleğine kabulde engel hali bulunduğu açık olduğundan, baro levhasına yeniden yazılma talebinin reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlığa kabulde engeller" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında, "Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur : a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmak, (...)"; "Redde veya kovuşturma sonuna kadar beklenmesine dair karara itiraz" başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında, "Baro yönetim kurullarının adayın levhaya yazılması hakkındaki kararları, karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Barolar Birliğine gönderilir. Türkiye Barolar Birliği kararın kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde uygun bulma veya bulmama kararını ve itirazın kabul veya reddi hakkındaki kararlarını onaylamak üzere karar tarihinden itibaren bir ay içinde Adalet Bakanlığına gönderir. Bu kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir.", aynı maddenin 6. fıkrasında, "Adalet Bakanlığının dördüncü fıkra uyarınca verdiği kararlara karşı, Türkiye Barolar Birliği, aday ve ilgili baro; Adalet Bakanlığının uygun bulmayıp bir daha görüşülmek üzere geri göndermesi üzerine Türkiye Barolar Birliğince verilen kararlara karşı ise, Adalet Bakanlığı, aday ve ilgili baro idari yargı merciine başvurabilir."; "Levhadan ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme" başlıklı 71. maddesinin 1. fıkrasında, "Levhadan silme ve avukatlık ortaklığı sicilinden silme kararını avukatın veya avukatlık ortaklığının kayıtlı olduğu baronun yönetim kurulu verir." hükümlerine yer verilmiş; 72. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde ise, "Üç ay içinde baro bölgesinde bir büro açılmamış olması veya büronun kapatılmış yahut baro bölgesi dışına nakledilmiş bulunması, uyarıya rağmen kayıtlı olduğu baro dışında sürekli olarak avukatlık yapan avukatın çalışmasını sürdürdüğü baroya kaydını yaptırmaması" avukatın adının baro levhasından silinmesini gerektiren haller arasında sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile baro levhasına avukat olarak yazılan ancak bürosunda bulunmadığı ve iş adresi de belli olmadığı gerekçesiyle İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla Avukatlık Kanunu'nun 72/c ve 71. maddeleri uyarınca baro levhasından kaydı silinen davacı tarafından, 01.04.2013 tarihli başvuruyla Ankara Barosu levhasına avukat olarak yeniden yazılma talebinde bulunulması üzerine Ankara Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla baro levhasına kaydının yapıldığı, kararın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla Avukatlık Kanunu'nun 8/4. maddesi uyarınca uygun bulunduğu, kararın onaylanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısı ile ilgiliye ait nüfus kayıt örneğinden, ilgilinin soyadının "..." iken "..." olarak değiştirildiği, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden "..." soyadıyla istenilen sorgulama sonucu getirilen adli sicil kaydına göre adı geçenin, Almanya … Sulh Ceza Mahkemesinin Esas ve Karar … sayılı kararıyla "Dolandırıcılık" suçundan hakkında 3 ay hapis, 3 yıl deneme süresine ve verilen cezanın teciline karar verildiği, bu kararın 16.01.2007 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a bendinde "Dolandırıcılık" suçundan mahkum olmanın avukatlık mesleğine kabulde engel haller arasında sayıldığı, bu nedenle bahse konu mahkumiyet durumu incelenerek Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a, 74 ve Avukatlık Kanunu Yönetmeliği'nin 27. maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bir daha görüşülmek üzere Türkiye Barolar Birliği'ne geri gönderildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla Adalet Bakanlığı'nın geri gönderme gerekçesi usul ve yasaya uygun bulunarak uyulmasına ve ilgilinin Baro levhasına yazılma isteminin reddine karar verildiği, bunun üzerine Ankara Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, ilgilinin baro levhasına yeniden yazılmasına ilişkin Yönetim Kurullarının … tarih ve … sayılı kararı kaldırılarak, davacının Baro levhasına yeniden yazılması talebinin reddine karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından, mal beyannamesi verdikten sonra peşin ödeme yapmadan hizmet veya iş satın alması sebebiyle dolandırıcılık suçundan yargılandığı, Almanya … Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen kararın Türk Hukukundaki karşılığının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "dolandırıcılık" suçu olmadığı, kaldı ki verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakıldığı, öte yandan mahkumiyetine ilişkin Mahkeme kararı yurt dışında verildiğinden Türkiye'de herhangi bir geçerliliğinin olmadığı, İdare Mahkemesince bu hususların kararda tartışılmadığı belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Yabancı mahkemelerden verilen mahkumiyet kararlarının Türk Hukukunda tanıma prosedürüne tabi tutulup tutulmadığı, belirtilen mahkumiyet kararları sebebiyle ilgililer hakkında Türk Hukuku bakımından herhangi bir hak yoksunluğunun doğup doğmayacağı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bilindiği üzere, yabancı ülke mahkemelerince verilen kararların verildiği devlet ülkesi dışında etkilerini doğurması, milletlerarası özel hukukta "tanıma" ve "tenfiz" kavramları ile ifade edilmektedir. Tanıma, bir mahkeme hükmünün kesin hüküm etkisinin yabancı bir devlet ülkesinde kabul edilmesi olarak tanımlanırken; tenfiz ise bir mahkeme hükmünün zorla icra etkisini, verildiği devlet ülkesinden başka bir devlet ülkesinde göstermesi olarak açıklanmaktadır.
Özel hukuk alanında yabancı mahkeme kararlarının sonuç doğurabilmesi bakımından öngörülen tanıma usulünün benzeri bir usul ceza hukuku alanında açık bir biçimde düzenlenmemiş ise de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Hak yoksunlukları" başlıklı 17. maddesinde belirtilen usul, özel hukuktaki tanıma müessesesinin ceza hukukundaki karşılığı olarak kabul edilmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Hak yoksunlukları" başlıklı 17. maddesinde, "Yukarıdaki maddelerde açıklanan hallerde mahkeme, yabancı mahkemelerden verilen ve Türk hukuk düzenine aykırı düşmeyen hükmün, Türk kanunlarına göre bir haktan yoksunluğu gerektirmesi halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine Türk kanunlarındaki sonuçların geçerli olmasına karar verir." hükmü yer almaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun "Adli sicil kayıtlarının tutulması" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, "Hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş ve Türk Hukukuna göre tanınan mahkumiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye'de suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dahil tüm adli sicil bilgileri; mahallinde bilgisayar ortamına aktarılmasını takiben, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki Merkezi Adli Sicilde tutulur." hükmüne; "Adli sicile kaydedilecek bilgiler" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde ise, "Türk vatandaşı hakkında yabancı mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş olan mahkumiyet kararının Türk hukuku bakımından doğurduğu hak yoksunluklarına ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkemece verilen karar (...) adli sicile kaydedilir." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre, yabancı mahkemelerce verilmiş bir kararın Türk hukuku bakımından değer taşıyabilmesi ve bu bağlamda adli sicile kaydedilebilmesi için Türk Ceza Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen usul izlenerek tanınmış olması gerekmektedir. Aksi halde, yabancı ülke mahkemesince bir Türk vatandaşı hakkında verilen mahkumiyet kararının Türk makamlarına bildirilmesi üzerine söz konusu kararın doğrudan Adli Sicil Kurumunca kaydedilmesi durumunda, hak yoksunlukları da bu kayıtla birlikte ortaya çıkacağından, yabancı ülke mevzuatına göre suç tanımına giren bir fiilin Türk Hukuku bakımından adli mercilerce bir araştırma yapılmaksızın aynı suç tanımı kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilecek, bu durum da, yabancı mahkemenin ilamına konu olan fiilin Türk Hukukuna göre suç oluşturmama veya farklı nitelikte bir suçu oluşturma ihtimali gözetildiğinde hak yoksunlukları bakımından hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir. Öte yandan, Türkiye'de işlenen suçlar bakımından yargı yetkisini kullanan Türk Mahkemelerince Türk vatandaşları hakkında verilen kararlar ile yabancı ülke mahkemelerince verilen ancak doğurduğu hak yoksunlukları bakımından adli mercilerin denetimine tabi tutulmayarak idari merci kararlarıyla adli sicil kaydına işlenmiş kararlar yönünden eşitlik ilkesine aykırı uygulamalar ortaya çıkabilecek ve hukuk devleti ilkesi zarar görebilecektir.
Olayda, yabancı ülke mahkemesince yargılanarak "dolandırıcılık" suçundan hakkında mahkumiyet kararı verilen davacının, söz konusu mahkumiyet hükmü Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adli sicil kaydına işlendiğinden, Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a bendi uyarınca avukatlığa kabulde engel hali bulunması nedeniyle, avukatlık mesleğinin icrası bakımından hak yoksunluğu doğurmaktadır. Nitekim bakılan davada da davacının, baro levhasına yeniden yazılmasına ilişkin isteminin, yabancı ülke mahkemesince verilen mahkumiyet kararına konu suç sebebiyle Türk Hukuku bakımından doğduğu kabul edilen hak yoksunluğu gerekçe gösterilerek reddedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre; davacının adli sicil kaydında Almanya … Sulh Ceza Mahkemesinin Esas ve Karar … sayılı kararıyla davacı hakkında "dolandırıcılık" suçu sebebiyle verilen mahkumiyet hükmü mevcut olup, bu hükmün davacının adli sicil kaydına işlenmesi aşamasında Türk Ceza Kanunu'nun 17. maddesinde belirtilen usulün izlenip izlenmediği hususunun gerekirse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında yapılacak bir başvuru ile Adalet Bakanlığı'ndan sorularak gelen cevaba göre temyiz dilekçesinde belirtilen iddiaların ayrı bir davada ileri sürülebileceği açık olmakla birlikte söz konusu iddiaların bakılan davada incelenmesine hukuken olanak bulunmadığından halihazırda Avukatlık Kanunu'nun 5/1-a bendi uyarınca avukatlığa kabulde engel hali bulunan davacının baro levhasına yeniden yazılma talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın belirtilen açıklama ile onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi