Davacı, 20.4.1982-29.8.2005 tarihleri arası zorunlu sigortalı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava davacının 20.4.1982-29.8.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olduğunun ve 1.9.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 19.2.1983-29.7.2005 tarihleri arasında oda, 15.1.1980-30.12.1983, 15.7.1988-31.12.1993 ve 30.11.1995-28.12.1997 tarihleri arasında vergi, 10.10.1984-15.8.2005 tarihleri arasında sicil kaydının bulunduğu, 23.1.1984, tarihli bildirge üzerine davalı kurumca 20.4.1982 tarihi itibariyle vergi kaydına istinaden 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, 1.9.1986-30.10.1986, 4.6.1987-25.7.1987 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, davacının vergi kaydından davalı Kurumun haberdar olması üzerine davacının sigortalılığının 30.12.1983 tarihinde terkin edilerek 22.3.1985 tarihinde yeniden başlatıldığı, SSK."na tabi sigortalı olduğu dönemdede 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kabul edildiği, davacının 15.8.2005 tarihli dilekçesi ile hizmet birleştirmesi yapılarak yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu davalı Kurumca 1479 sayılı Yasa"ya tabi 21 yıl 9 ay 26 gün, SSK."na tabi 3 ay 11 gün ve 1 yıl 8 ay askerlik borçlanması ile toplam 23 yıl 9 ay 7 gün hizmeti bulunduğu gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığı talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Sisteminizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmıştır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunundaki birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması yasaklanmış, sigortalının önceden başlayarak devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanınarak, çatışan sigortalılık sorunu çözüme ulaştırılmıştır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3. madde I-(F) bendinde “ Kanunla Kurulu Emekli Sandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde “ herhangibir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 24. madde I.II, fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere iki sigortalılığın bir arada bulunması halinde asıl olan, önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-389 – 430 sayılı ve 29.06.2005 günlü Kararı ile 2001/21-627-659 sayılı ve 03.10.2001 günlü kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir.
Davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığı ile 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu 1.9.1986-30.10.1986, 4.6.1987-25.7.1987 tarihleri arasındaki süre çakışmaktadır. Bu durumda ihtilaf SSK."nun hak alanınıda ilgilendirmektedir.
Davacının vergi kaydının bulunmadığı 30.12.1983-22.3.1985 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olması mümkün değilse de, davacı vergi kaydının bulunmadığı 30.12.1983-22.3.1985 tarihleri arasındaki döneme ilişkin primleri 1992 yılındaki aftan yararlanmak suretiyle davalı Kuruma ödendiğini ileri sürmektedir. Davacının sigortalılık şartlarının taşımadığı bu döneme ilişkin primlerin davalı Kurumca tahsil edilip uzun süre
kullanılmasından sonra sigortalılığın iptal edilmesi MK"nun 2. maddesinde öngörülen iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığından davacının 30.12.1983-22.3.1985 tarihleri arasında sigortalı sayılması gerekir. Ne varki prim ödeme cetvelinden yapılan ödemelerin bu dönemi kapsayıp kapsamadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; gerekirse konusunda uzman bilirkişiden rapor almak suretiyle davalı kurumca davacıdan ihtilaflı döneme ilişkin primlerin 1992 affı ile tahsil edilip edilmediğini tesbit edip ayrıca SSK Başkanlığı"nın davaya yöntemince katılımının sağlanarak bu kurumun delilleri toplanarak davacının yaşlılık aylığı koşullarıda tartışılmak suretiyle çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.